POLİS DERGİSİ
POLİS DERGİSİ
HABERLER
AFFETMEK
AFFETMEK

Gülcan F SAYHAN
Uzman Psikolog
Balıkesir Emniyet Müdürlüğü
Rehberlik ve Sosyal Danışmanlık Büro Amirliği

Geçmişte yaşadığımız pek çok kızgınlık, hayal kırıklığı, öfke ve çaresizlik hem bedensel hem de ruhsal sağlığımızı ciddi şekilde etkilemektedir. Çünkü, kızma, içerleme, öfkelenme, darılma, küslük ve nefret etme gibi duygular; kişinin yaşam enerjisini çalarak, kendini sevmesini, yaşama sevinci duymasını, geleceğe umut ve coşkuyla bakmasını engellemektedir. 
Araştırmalar hayata olumlu bakmanın, pozitif olmanın, affetmenin insanı kalp, sindirim, psikolojik hastalıklara ve kansere karşı koruduğuna; affetmenin yeni tedavi yöntemlerinin bir parçası olduğuna dikkat çekmektedir. Affedici ve sevgi dolu olmak hem ruhsal hem de fiziksel koruma sistemlerinin güçlenmesini sağlamaktadır. Bu araştırmalardan biri Stanford Üniversitesi’nde (Frederic Luskin ve ekibi), 259 kişi üzerinde yapılmıştır. Katılımcıları 6 kez 1,5 saatlik oturumlara çağıran bilim adamları, bu oturumlarda katılımcıların affetmeyi öğrenmesini sağlamışlardır. Araştırma çerçevesinde her bir denek konuyla ilgili kısa süreli terapi görmüştür. Kendilerine zarar veren kişileri affeden katılımcıların çoğu, deney sonrasında daha az acı duyduğunu belirterek, stresten kaynaklanan sırt ağrısı, uykusuzluk ve mide ağrısı gibi ruhsal ve fiziksel belirtilerin de önemli ölçüde azaldığını kaydetmiştir. Ayrıca katılımcıların çoğu, gelecekte meydana gelebilecek benzer olaylarda tekrar affetmeye hazır olduğunu da belirtmiştir.
Kişinin geçmişi bırakması, kendi ruhunu özgürleştirebilmesi, kaderini yeniden yazabilmesi için, kendisi dahil herkesi affetmeyi seçmesi zorunludur. Bu oldukça zorlu bir süreç olsa da insanların fark edip yön veremeyecekleri duygu yoktur. Burada önemli olan yanlış şablonları fark ederek bunları değiştirmek için çaba harcayabilmektir. Kişi nasıl affedeceğini bilemeyebilir, affetmek istemeyebilir ama “affetmeye istekliyim” demek bile kendi kendini iyileştirme sürecini başlatabilir. Önemli olan niyettir, önemli olan süreci yaşamaktır, önemli olan sonucu düşünmeden sürece odaklanabilmektir. 
Affetmek bize geçmişi geçmişte bırakıp, anı yaşama ve geleceğe umutla bakma özgürlüğü verir. Mutlu olabilmeniz, bugününüzü yaşayabilmenize bağlıdır. Bugününüzü yaşayabilmek ise üzerinizdeki yüklerden kurtulmanız ve onları affetmenize bağlıdır. En sık rastladığımız yanlış şablonlardan birkaçı söyledir;
“Affedersem tekrar yapar” yanlış bir şablondur. Eğer bunu düşünüyorsanız hemen şunu da hatırlayın, affedin ama unutmayın. Affetmek unutmak değildir. Kişinin davranışlarını onaylamak değildir. Affedebilme süreci, geçmişten gelen olumsuz duygu yükünden kurtulup, özgürleşebilmektir. Yaşanan olayları hatırlamak ama olayın duygu deposunu boşaltmaktır. “Duygusal unutma” affetmenin diğer adıdır. Diğer bir değişle affetmek bizi kıran kişiye karşı hangi cezayı verirsek verelim bunun bize yetmeyeceğinin farkındalığıdır Affetmek gerçeği unutmanızı değil onu çok iyi hatırlamanızı ve anlamanızı ister. 
“Affedersem ben kendimi değiştirmiş olurum; halbuki onun değişmesi gerekiyor” başka bir yanlış şablondur. Kişi hiçbir zaman kendinden başkasını değiştiremez. Ne bir başkasını, ne de hayatı kontrol edemez; tek kontrol edebileceği şey, kendi duygu ve düşünceleridir.
“Hayat adildir, kötüler her zaman cezalandırılır, iyiler ise her zaman ödüllendirilir” şablonu size uyuyor mu?... Bunu çok istesek de hayat adil değildir. Hayatta farklı dengeler ya da doğrular olsa da adalet beklentiniz her zaman karşılanmaz. Bu beklentiyle hayata yaklaşıyorsanız hemen şu sözü bir okuyun. ‘İyi bir insan olduğunuz için dünyanın size adil davranmasını beklemek, vejetaryen olduğunuz için bir boğanın size saldırmamasını beklemek gibidir.’ 
Hepimiz seçici bir hafızaya sahibiz. Olumsuz duyguları olumlu duygulardan çok daha güçlü hissederiz. Olumsuz duyguları olumlu olanlardan daha fazla hatırlarız, olumsuz detaylar, sözler üzerinde daha çok durarak olayların kontrolünü kaybederiz. Kötü olanları abartır, iyi olanları küçümseriz. Anılarımızı seçeriz. Çarpıtmalar kümesi şeklinde beslediğimiz anımız bizi yenilgiye uğratır. Onu, bu haliyle biz besleriz, affetmeyerek de beslemeye devam ederiz. 
Sizi öfkelendiren olayı tekrar değerlendirin. Kendinize şunu sorun ve seçiminizi yapın: “Hayattaki payım gerçekten de başkasının incitici davranışlarıyla mı yönlendirilecek? Hem şimdi hem de gelecekte benim de söz hakkım var mı?”
İnsan zihni ne kadar doluysa yeni hislere ve bilgilere o kadar kapalı kalmaktadır. Önyargılar ve koşullanmalar her şeyi doldurduğunda; iyi hislere ve düşüncelere yer açmak da o denli zorlaşmaktadır. Hiçbirimiz yolda yürürken arkaya bakarak yürümezken; hayat yolunda genelde hep arkaya bakarak (geçmişle) yaşamayı tercih ederiz. Hayat yolunda da geleceğe bakarak yürüyebilmek aynı zamanda yeni deneyimlere, mutluluklara da davetiye çıkarmaktır.