POLİS DERGİSİ
POLİS DERGİSİ
HABERLER
Bir Farkındalık Becerisi Olarak; “RADİKAL KABULLENME”
Bir Farkındalık Becerisi Olarak; “RADİKAL KABULLENME”

Farkındalık, an itibari ile doğmakta olan deneyime dikkatini vermek: Bir amaç istikametinde, şimdiki zamanda ve yargılamadan.” –Jon Kabat-Zinn

 

Radikal kabullenme, bir şeyi yargılamadan olduğu gibi ve tamamıyla kabul etmektir. Kabullenme tam farkındalığın özünde vardır. Kabullenmek, “her şey yolunda” demek değil (bu, olumlama olur), “her şey burada, her şey zaten var” demektir. Örneğin, şimdiyi tamamıyla kabul etmek, şu an ile çatışmamak, mevcut “an”a sinirlenmemek ve şimdiyi başka bir şeye dönüştürmeye çalışmamaktır.

Bir şeyi radikal kabullenmek demek, pes ettiğiniz ve başınıza gelen her kötü durumu kabul ettiğiniz anlamına gelmez. Hakarete uğramak gibi başımıza gelen kimi olumsuz durumları gerçekten hak etmeyiz. Ancak bunlar dışında başımıza gelen olumsuz durumların çoğunda, -az ya da çok- bizim de sorumluluğumuz vardır. Sizin yarattığınız ve çevrenizin yarattığı arasında bir denge vardır. Şimdiki zamanı radikal olarak kabullenme, başınıza gelen mevcut durumdaki rolünüzü idrak etmenizi sağlar.

Bir düşünceyi, bir durumu, bir kişiyi ya da bir deneyimi kabullenmek için onu sevmemiz gerekmez;; yalnızca o düşüncenin, durumun ya da kişinin varlığını itiraf etmek yeterlidir. Bunlar hayatımda vardırlar, benim de yoluma onlarla birlikte devam etmem gerekecektir.

Radikal kabullenme, birçok yönü ile bir huzur duasını andırır:

Bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için cesaret, değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için sabır ve ikisi arasındaki farkı bilebilmem için akıl ver.

 

Gerçeğe karşımıza çıktığı şekilde, tamamen ve içtenlikle kucak açmak bir teslimiyet ya da düşünce ve hareketten vazgeçiş anlamına gelmez. Bu, ruhun nefes alıp verişi gibi, zihnimizin düzenli hareketinin iki aşamasından biridir: (karşımıza çıkanı) kabullenmek ve ardından (karşımıza çıkanla ilgili) eyleme geçmek.

Radikal kabullenmeyi, kendinizi olduğunuz gibi kabul etmek için de kullanabilirsiniz. Buradaki radikal kabullenme, kendinizi yargılamadan ve eleştirmeden olduğunuz gibi kucaklamaktır.

Sinirlenmek ya da üzülmek, neyin cereyan ettiğini görmenizi de engelleyecektir. Kendinizi devamlı eleştirmeniz ya da yargılamanız, kapalı havada güneş gözlüğü takmaya benzer. Detayları gözden kaçırırsınız; başınıza geleni abartırsınız.  Öfkeye kapılarak veya “Bu benim başıma hiç gelmemeliydi!” şeklinde düşünerek asıl noktayı kaçırmış olursunuz. Gerçekliğin nasıl olması gerektiğine dair kurguladığımız “-meli”, “-malı”larımız yargılayıcıdır ve bir süre sonra kendi yargılarımızı hayatın gerçekleri gibi görmeye başlarız.

Önemli başka bir sorun da, yargı ve eleştirilerimizin düşüncelerimizi işgal etmesidir. Tek bir yargının tüm düşüncelerimize yayılarak iç dünyamıza hükmetmesi durumu günümüzde yaygın olarak görülmektedir.

Unutmayın, yargı olumlu da olabilir olumsuz da. Olumlu yargılarımız da bazen sıkıntı yaratabilir. Olumlu yargılarımız insanların bize nasıl davranması gerektiği ile ilgili yarattığımız beklentiler üzerinden hayal kırıklığı yaşamamız riskini arttıracaktır. Zira hiç kimse mükemmel değildir. İnsanları %100 iyi, kötü, güvenilir veya sahtekar diye gruplara ayırırsak, düş kırıklığı yaşamamız kaçınılmaz olur.

Radikal kabullenmeyi kullanmanın en zor yönü, kendinizi veya başkalarını yargılayışınızı fark etmenizdir. Öyleyse, eleştirel düşünce tarzını değiştirmeye başlamak için, eleştirel ve yargılayıcı olduğumuz anların farkındalığına uyanmamız gerekecek.

Aşağıda yer alan “Yargı Ayrıştırma Kağıdı” örneğinde olduğu gibi; “Ne Zaman, Nerede, Hangi yargıda bulundum” şeklinde başlıklara sahip boş bir tablonun olduğu kağıdı mümkün olduğu kadar yanınızda taşıyın. Bir hafta boyunca; gazetede okuduğunuz bir haberden tutun da televizyonda izlediğiniz bir diziye kadar kendinizle ve başkalarıyla ilgili yapmış olduğunuz tüm olumlu ve olumsuz yargı ve eleştirilerinizi not edin.

 

 

Günün sonunda “Yargı Ayrıştırma Kağıdı”na not ettiğiniz durumları okuyun. Hangilerinin olumsuz, hangilerinin olumlu yargılar olduklarını fark edin. Sizde yargı ifadelerine sebep olan bu durumların yargılayıcı olmayan tanımlarını düşünün.

Daha önce, insanlar hakkındaki Olumlu Yargılarımızın da bizde yarattığı “beklentiler” üzerinden, hayal kırıklığı yaşamamıza sebep olduğundan bahsetmiştik. Örneğin; “Deniz, hiç hata yapmayan çok yetenekli biri” cümlesi, kişiye “hiç hata yapmamak” gibi bir nitelik atfeden “olumlu bir yargı” içeriyor. Bu cümleyi; “Deniz, hata yapmamaya gayret gösteren biri. Ama o da her insan gibi kimi kez hata yapabilir.” şeklinde ifade etmek, durumun yargılayıcı olmayan bir tanımlaması olacaktır.

Anlık tepkilerimizdeki yargılayıcı ifadeleri kendi cümlelerimizle yargılayıcı olmayacak şekilde yeniden ifade etmek; alternatif düşünceler üretmenin de mümkün olduğunu görmemizi sağlayacaktır.

Bu egzersizi en az bir hafta uygulayın. Bir haftanın sonunda, olumlu veya olumsuz yargıda bulunduğunuz her “an”ı yakalayabileceksiniz.

Yargı içeren ifadelerinizin farkına vardıkça ve bunları yargılayıcı olmayacak şekilde yeniden ifade ettikçe zihniniz bu düşünme biçimine uyum sağlayacaktır.