POLİS DERGİSİ
POLİS DERGİSİ
HABERLER
POLİS AKADEMİSİ BAŞKANLIĞI’NDA 15 TEMMUZ UNUTULMADI
POLİS AKADEMİSİ BAŞKANLIĞI’NDA 15 TEMMUZ UNUTULMADI

Polis Akademisi Başkanlığı Gölbaşı yerleşkesinde bulunan Ali Birinci Kültür Merkezi’nde 15 Temmuz anma programı gerçekleştirildi. Darbe girişiminin unutulmaması ve unutturulmaması adına düzenlenen programda duygu dolu dakikalar yaşandı.

15 Temmuz Polis Akademisi Başkanlığı Gölbaşı yerleşkesinde bulunan Ali Birinci Kültür Merkezinde, FETÖ tarafından Türk Demokrasisine ve Milli İradeye karşı teşebbüs edilen hain darbe girişiminin unutulmaması, unutturulmaması ve bu ihanetin üzerinin örtülmesine izin verilmemesi adına düzenlenen anma etkinliğinde; Yasin-i Şerif, Fetih Suresi ve dualar okundu, günün anlam ve önemini belirten sinevizyon gösterimi ve konuşmalar yapıldı.

15 Temmuz şehitlerimiz rahmetle anarak konuşmalarına başlayan Polis Akademisi Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Çolak şu ifadeleri kullandı: “15 Temmuz’u 3 yıldır her boyutuyla tartışıyoruz, konuşuyoruz. Bizim için 15 Temmuz’un farklı anlamı vardır. O gece buradayken öğrenci arkadaşlarla bir araya geldik ve onlara ‘Bu bizim 2. Kurtuluş Savaşımızdır. Bu millet bizi bu günler için yetiştirdi, şimdi karşılığı verme zamanı’ dedim. Kurtuluş Savaşı ne için verilir? Bağımsızlık için, egemenlik için verilir. O gün Kurtuluş Savaşını içimizde yıllarca belli köşe taşlarını tutarak örgütlenerek ortaya çıkmış bir hain örgüte karşı verdik.”

15 Temmuz deyince FETÖ’yü konuşuyoruz. FETÖ’nün tüm devlet alanına, bütün kritik noktaları kontrol ettiğini fark ettik ve bunu engellemeye çalıştık. Onlar da bunu engellemeye kalktılar 15 Temmuz’la birlikte tüm bu süreç içinde FETÖ bize şöyle anlatıldı; şizofreni eğilimleri olan bir varis yavaş yavaş etrafına insanları topladı. Devlet alanına nüfuz etmeye başladı, mili güvenlik, bürokrasi sonra diğer bürokratik alanlar ve o kadar güçlenip kuvvetlendi ki darbe yaparak tüm sistemi kontrol etmeye kalktı.

“Güçlü Bir Kolluğunuz Varsa O Ülkede Huzur Vardır”

Şimdi biz bunu bertaraf ediyoruz, her yerden uzaklaştırıyoruz. FETÖ’yü şu şekilde okumamız lazım; FETÖ Türkiye üzerinde kurulan vesayetin aparatlarından biridir. Bunun örneğini de şu şekilde vereyim; 1980 darbesi olduktan 4 gün sonra Polis Akademisi FETÖ’ye teslim edildi. Askeri Okullar FETÖ’ye teslim edildi. 28 Şubat tüm muhafazakar kesim üzerinden silindir gibi geçer, FETÖ’nün önünü açar. Hatta daha da ileriye gider tüm toplumu, tüm muhafazakar kesimi FETÖ’ye muhtaç hale getirir. Hani darbeciler irtica ile mücadele ediyordu aslında tam tersidir. İşte FETÖ böyle bir yapının ürünüdür.

Eğer biz FETÖ’yü böyle görürsek FETÖ gibi diğer yapılanmalar ile de mücadele edebiliriz, ancak onları anlayabiliriz. Kurtuluş savaşımızı FETÖ’ye karşı vermedik bu anlamda onları yetiştiren onları devşiren bu ülkenin başına bela eden asıl güçlere karşı verdik ve başarılı olduk. Ama bunun devamlı olabilmesi lazım halkın egemenliğinin kurumsallaşması gereklidir. Kurumsallaşmanın en önemli ayaklarından birisi de yine milletin kendisi olan güçlü bir kolluğun varlığıdır, güçlü bir Polis Teşkilatının varlığıdır. Eğer sizin güçlü bir kolluğunuz var ise o ülkede huzur vardır, güven vardır. Huzur ve güvenin olduğu ortamda da halkın iradesi tecelli eder.”