POLİS DERGİSİ
POLİS DERGİSİ
HABERLER
“DEPREM” Depremin Psikolojik Etkileri İle Başa Çıkma
 “DEPREM” Depremin Psikolojik Etkileri İle Başa Çıkma

 

 

Toprak, tüm kültürlerde insanın temel güven duygusunu oluşturan en önemli

yapılardan birisidir. Birçok kültürde bir “ana” özelliğindedir. “Yerin yarılması” insanın

güven duygusunu sarsan en önemli olaylardandır.

Bu açıdan deprem, çok sayıda can ve mal kaybının yanı sıra insanlarda psikolojik yıkıma sebep olabilen travmatik bir deneyim olarak ele alınabilir.

            İnsanların büyük çoğunluğu, deprem deneyiminden önce çok sarsıcı bir travmayla karşılaşmamış olduğu için, dünyayı güvenli bir yer olarak kabul eder ve yakınlarındaki insanların birdenbire ölebileceği düşüncesini taşımazlar. Bu güven ve inanç, ömür boyunca yavaş yavaş inşa edildiğinden, ortaya çıkan ani değişime aynı hızla uyum gösterebilmek insan psikolojisi için çok zordur.

Deprem sonrası psikolojik reaksiyonlar arasında korku, keder, suçluluk ve öfke gibi güçlü zihinsel ve duygusal durumlara rastlanabilir. Çaresizlik hissi ve kontrolü kaybetme duygusu, uyku ve odaklanmada sıkıntılar, Bellek, öğrenme ve konsantrasyon sorunları ortaya çıkabilir. Yaşananlar zihinde sürekli canlanabilir.

            Büyük afetlerden sonra çocuk ve yetişkinlerin büyük bir kısmının bir kaç ay boyunca bu tip tepkiler sergilemesi normal kabul edilmelidir. Eğer bu tepkiler daha uzun sürerse ve günlük yaşamda, uyku bozuklukları, aile ve okul yaşamında güçlükler gibi sorunlara yol açarsa profesyonel yardım alınması gerekir.

Her koşulda yapılması gereken, ilk yaraların sarılmasından sonra, yaşanan trajedinin kabullenilmesi, yaşamın yeniden anlamlandırılması ve kalınan yerden yaşamsal sorumluluklara devam edilebilmesidir.

            Deprem sonrası keder ve matem kaçınılmaz olabilir. Fakat her travmatik olay gibi, yaşanan yeni sürecin de bir süre sonra giderek etkisini kaybetmeye başlayacağı gerçeği olabildiğince göz önünde tutulmalıdır.

            Dengeli beslenme, uyuyabilme ve beynin oksijen kaynağını arttırmayı hedefleyen hafif egzersizler, duygu durum düzelmesinde büyük önem taşır. Travma etkisiyle sinir sistemi ajite olduğu için, bunu daha da arttıracak olan çay, kahve, kola ve sigara tüketimi sınırlandırılmalıdır.

            Günlük yaşamı düzene koyan bir plan yapılması, belirsizlik endişesini azaltmada yardımcıdır.

 

Çocuklarda Deprem Psikolojisi

Çocuklar, yaşam ve mekân kaybı gibi olaylara anlam vermekte, yetişkinlerden daha fazla zorlanırlar. Duygularını anlatmak­ta ise deneyimsizdirler. Yoğun korku, güvensizlik ve çaresizlik duygularıyla başa çıkmada bilişsel ve duygusal yetileri henüz oldukça kısıtlı olan çocuklar için yetişkinlerin desteği gereklidir.

 

0-2 Yaş Grubu İçin Öneriler

  • Öncelikle, tüm zor koşullara karşın bebeğin günlük düzeninin olabildiğince sabit bir hale getirilmesi ve bakım veren kişilerin sık sık değişmemesi gerekmektedir.
  • Bu dönemde bebekler annelerinden ayrı kalmaya karşı şiddetli tepkiler gösterebilirler, bebeğin annesinin yanından ayrılmaya zorlanmaması gerekmektedir. Sizinle birlikte uyumasına izin verin. Bebekle kurulan fiziksel yakınlığın artırılması, onun güven duygusunun pekiştirilmesine yardımcı olur.

 

3-6 Yaş Grubu İçin Öneriler

  • Bu yaş grubundaki çocukların da güven duygusu aşılayan bir ortama, günlük bir düzene ve yeme, uyuma, oynama gibi etkinlikler için ayrılmış özel zamanlara gereksinimleri vardır. Bu nedenle, ailelerin olabildiğince çabuk bir şekilde günlük rutinlerine geri dönmeleri önerilmektedir.
  • Çocuklar başlarına gelen olayı anlamlandırmak amacıyla, sürekli olarak yetişkinlere sorular yöneltebilirler Yaşamlarındaki belirsizlik çocukların yaşadıkları kaygı, güvensizlik ve öfke duygularını daha da artırır. Bu nedenle yetişkinlerin çocuklar tarafından yöneltilen sorulara açık ve anlaşılır cevaplar vermelerinde fayda vardır.
  • Güvende olduklarını sıklıkla tekrar etmek gerekebilir. “Korkma, korkulacak bir şey yok!” diyerek duyguları bastırmamak gerekir. “Endişelendin, korktun değil mi? Merak etme biz senin yanındayız, birikte güvendeyiz” gibi cümleler kurarak çocuğu rahatlatmaya çalışmak işlevsel olacaktır.

6-12 Yaş İçin Öneriler

  • Bu dönemdeki çocuklar travmaya bağlı duygu ve düşüncelerini ifade etmek için oyunların yanı sıra kitap okuma,belli konular üzerinde tartışma gibi sözel araçları da kullanabilirler. Bu nedenle yetişkinlerin çocukları her iki yöntem konusunda da teşvik etmelerinde fayda vardır. Yaşına uygun olarak, fazla ayrıntıya girmeden, depremin bir doğa olayı olduğu, yer altındaki bazı tabakaların hareketliliğiden kaynaklandığı anlatılabilir. Deprem anında alınması gereken önlemlerden bahsedilebilir.
  • Bu dönemde çocuklara sağlanabilecek en önemli yardımlardan biri; okullarına geri dönmelerini sağlamaktır. Okul ve sınıf ortamı çocuk için öngörülebilir rutinler sağlar ve yaşama bir süreklilik duygusu kazandırır. Okul yaşantısının getirdiği sorumluluklar, her şeyin sona ermediği ve gelecek için kendisinden bir şeyler beklendiği mesajını vererek çocuğun geleceğe dair umutlarını arttırır. Bu ortamda kurulan etkileşim ve arkadaşlıklar, bağlanma ve duygusal güvenlik gereksinimlerini karşılayarak sosyal yalıtım eğilimini azaltır.

 

TRAVMATİK BİR OLAYDAN SONRA NORMAL YAŞAMA DÖNMEDE OKULLARIN ROLÜ VE ÖNEMİ

Çocukların oyun ve diğer okul etkinliklerine katılması, özellikle afet dönemlerinde çok ihtiyaç duydukları; süreklilik, değişmezlik ve normallik hissinin oluşmasına yardımcı olur.

 

 

Ergenler İçin Öneriler

  • Ergenler de travmatik yaşantılardan sonra daha fazla ilgi ve denetime, güvenli bir ortama ve güçlü bir destek ağına gereksinim duyarlar. Okul yaşantısının ve diğer soysal etkinliklerin ergenler için de büyük önem taşıdığı unutulmamalıdır. Çünkü ergenler kendilerini rahatsız eden duygu ve düşünceleri akranlarıyla daha kolay paylaşabilirler.
  • Korkularının yerinde olup olmadığı ve herkesin aynı duygu ve davranışları yaşayıp yaşamadığı ile ilgili bilme isteğinden dolayı çeşitli ve sürekli soru sorabilirler.

 

  • Ergenlerin travmatik olaydan önceki sosyal, kültürel, fiziksel etkinlik ve sorumluluk düzeylerine geri dönme ve olayın ardından yürütülen toplumsal yardım çalışmalarına katılma konusunda cesaretlendirilmeleri, onların yetkinlik ve kendine güven duygularını pekiştirerek, travmatik anıların bütünleştirilmesine yardımcı olmaktadır.

 

            Çocuklar genellikle acı veren yaşantılarıyla ilgili olarak kendilerini ifade edemeyebilir veya etmek istemeyebilirler. Yetişkinler çoğunlukla, çocukları, başlarından geçen travmatik yaşantıları hakkında konuşmaya teşvik etmenin uygun olmadığını düşünmekte ve onları kendi hallerine bırakmaktadırlar. Ancak çocuklar; duygusal desteğe, birinin kendilerini dinlemesine ve kendi yaşantılarını paylaşabilecekleri bir kişiye ihtiyaç duyarlar. Bu yüzden onları iletişim kurma konusunda cesaretlendirmek gerekmektedir. Çocuklar kendi yaşantılarını başkalarıyla paylaştıklarında başkalarının da kendilerininki gibi benzer tepkileri olduğunu öğrenmeleri onların kendi gelecekleriyle ilgili daha olumlu bir bakış açısı geliştirmelerine yardımcı olur.

            Yetişkinlerin psikolojik sağlık düzeyleri ne kadar iyi olursa, çocukların da o kadar çok yardım görebilecekleri unutulmamalıdır. Bu nedenle çocuğa destek sağlayabilmeleri için ebeveynlerin de desteklenmeleri gerekmektedir. Kendi travmalarıyla uygun bir şekilde başa çıkmayı öğrenen ebeveynlerin çocuklarına yaklaşım biçimleri ve model olma tarzları da daha olumlu olacaktır.

            Travma yaşamış olan çocuklar ve ana-babaları sağlıklı ve güçlü kişilerdir. Sadece travmaya maruz kaldıkları için bu tepkileri vermektedirler. Bu tepkiler travmaya verilen normal tepkiler olmakla birlikte, kişiler, travmanın üzerinden aylar geçtikten sonra bile hala kendilerini kötü hissediyorlarsa, bir profesyonele başvurmak yararlı olabilir.

 

 

KAYNAKLAR

  • Nakajima, Ş. (2012). Deprem ve sonrası psikolojisi. Okmeydanı Tıp Dergisi, 28 (Ek sayı 2), 150-155.
  • Türkiye Psikiyatri Derneği (2012). Temel sağlık hizmetlerinde ruhsal travmaya yaklaşım (ISBN 978-605-62537-2-0). Ankara: Uzerler Matbaası.
  • Erden, G. ve Gürdil, G. (2009). Savaş yaşantılarının ardından çocuk ve ergenlerde gözlenen travma tepkileri ve psiko-sosyal yardım önerileri. Türk Psikoloji Yazıları, 12 (24), 1-13.
  • Öztan, N., Aydın, G., Yananer Eroğlu, Ç. ve Stuvland, R. (2001). Travma sonrası normal tepkiler psikoeğitim el kitabı (2. Baskı).