Bir insanın tanınmasında ve diğer insanlardan ayırt edilmesinde etkin olan özelliklerin tümüne "kimlik" adı verilir. Yaşayan ya da ölü bir kişinin bu özelliklerinin ortaya konulmasına ise "kimlik belirtimi" (kimlik tespiti) denir. Adli antropologlar, farklı metot ve teknikler kullanarak iskelet ve iskelete ait parçaları, incelenerek, birey/bireylerin cinsiyeti, yaklaşık ölüm yaşı, boy uzunluğu ve ırksal (etnik) kökeni varsa travmaları belirlenmektedir. Daha detaylı incelemelerle, birey/bireylerin sağlık durumları, hangi ellerini kullandıkları, çocuk doğurup doğurmadıkları ve bazen hayattayken sahip oldukları meslekleri hakkında bilgi sahibi olunabilmektedir. Emniyet Teşkilatı veya Jandarma Birimlerinin Kriminal laboratuvarlarında Adli Antopolojik metot ve yöntemler kullanılarak yapılan değerlendirmeler sonucu olay yerinden elde edilen iskelet veya parçalarının kime ait olduğu bilgisine ulaşılmaktadır.
Peki buluntu iskelet veya iskelet parçaları bize kimlik tespiti amacıyla ne gibi bilgiler sunmaktadır?
Adli Antorpoloji çalışmalarında öncelikle buluntunun kemik olup olmadığı, kemik ise insana ait olup olmadığı konuları değerlendirildikten sonra buluntu alanında kaç kişiye ait kemik bulgusuna rastlanmış olabileceği, bu kemiklerden cinsiyet tayini, yaş tayini, yaklaşık olarak boy hesaplaması, var ise iskelet üzerindeki travma izlerinin antemortem(ölüm öncesi), postmortem (ölüm sonrası) araştırması, ölüm nedeni, beslenme alışkanlıkları, sağlık durumları, doğayla ilişkileri, ölü gömme adetleri gibi kültürel yaklaşımları(arkeolojik bir bulgu ise) incelenebilmektedir. Adli birimlere bildirimi yapılan buluntu iskelet veya parçalarından kimlik tespitine elverişli veriler elde edilebilmesi için kemiklerin dikkatli ve sistematik bir şekilde toplanması böylece kemik kaybınının en aza indirgenerek verilerin sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir.
İSKELETLER VEYA PARÇALARI ÜZERİNDE YAPILABİLECEK CİNSİYET TAYİNİ ÇALIŞMALARINI GENEL KAPSAMDA DEĞERLENDİRELİM;
KAFATASI;
ÖZELLİK |
ERKEK |
KADIN |
Genel Yapısı |
Pürüzlü |
Düzgün |
Subraorbital Kenar |
Orta |
Küçük |
Mastoid Çıkıntı |
Daha yüksek ve kalın |
Daha alçak ve narin |
Orbitler |
Kare şeklinde |
Yuvarlak |
Frontal Çıkıntı |
Küçük |
İri |
Alın |
Daha dik, daha az yuvarlak |
Yuvarlak, dolgun, |
Elmacık Kemikleri |
Daha ağır ve yanlara doğru daha çıkıntılı |
Daha hafif ve daha basık |
Alt Çene |
Daha iri, daha köşeli, daha çıkıntılı |
Küçük, orta hatta yuvarlak, |
Temporal Çizgi |
Daha geniş ve daha belirgin |
Daha dar ve daha belirsiz |
Supraorbital Çıkıntı |
Daha belirgin |
Daha az belirgin |
Cinsiyet tayini, antropolojik çalışmalara göre bebek, çocuk ve erişkin olarak ayrımı yapılan bireylerde morfolojik ve morfometrik özelliklerden faydalanarak yapılmaktadır. Morfolojik özellikler bireylerin fiziksel özelliklerini değerlendirirken morfometrik özellikler ise bireylerin kemiklerinin ölçümü, oranlaması ve analiz çalışması şeklindedir. Bu çalışmalar yapılırken araştırılan olgu ne ise bu olguya cevap verebilecek kemik buluntularının mümkün oldukça bir arada değerlendirilmesi, araştırması yapılan konu ile ilgili daha net ve sağlıklı sonuçlar verecektir. Bu konunun mümkün olmadığı durumlarda ise cinsiyet tayini ile ilgili iskelet veya parçalarında kullanılan başlıca kemikler; kafatası, pelvis ve uzun kemiklerdir. Bu kemiklerin cinsiyet tayini açısından bizlere vermiş oldukları bilgileri morfolojik açıdan genel bir kapsamda inceleyeceğiz.(1)
Şekil1: Erkek ve kadın bireylerin kafatası görüntüsü(2)
PELVİS(LEĞEN KEMİĞİ); Pelvis iki coxae(kalça kemiği) ve bir sakrum(sağrı) kemiğinin birleşmesi ile oluşur. Pelvis kemiğinin cinsiyet tayininde bize vermiş olduğu birkaç özelliğe değinelim;
ÖZELLİK |
ERKEK |
KADIN |
Pelvis |
Kas yapışma izleri belirgin, pürtüklü ve kütlevi |
Daha düz,narin ve daha az kütlevi |
Symphysis Pubis |
Daha yüksek,daha derin |
Daha alçak,daha sığ |
Pubis Açısı |
V şeklinde |
U şeklinde, yuvarlak, geniş açılı |
Sciatic Notch |
Daha küçük,kapalı,derin,U şeklinde |
Daha geniş, daha açık, daha sığ, V şeklinde |
Preauricular Oluklar |
Çok nadir görülür ya da yoktur |
Daha sık görülür, iyi gelişmiştir |
İllium |
Yüksek ve dik |
Daha alçak, yanal olarak karşılıklı |
Sacrum |
Daha uzun,daha dar,içbükey,kavisin yayılımı basit, çoğunlukla 5 yada daha çok parçalı |
Daha kısa, daha geniş, daha düz, kavis 1-2 ve 2-5 arasında belirgindir, 5 parçadır. |
Pelvis Boşluğu |
Kalp şeklinde,nispeten daha küçük |
Oblik,sığ,geniş |
Auricular Yüzey |
Pürüzlü ve büyük |
Daha düz ve küçük |
Cotylo ischiatic |
Geniş |
Dar |
Tablo2:Erkek ve kadınlarda pelvis kemiğinin özellikleri
İSKELETLER VEYA PARÇALARI ÜZERİNDE YAPILABİLECEK YAŞ TAHMİNİ ÇALIŞMALARINI GENEL KAPSAMDA DEĞERLENDİRELİM;
Yaş tahmini de cinsiyet tayini gibi, antropolojik çalışmalara göre bebek, çocuk ve erişkin olarak ayrımı yapılan bireylerde morfolojik ve morfometrik özellikler incelenerek yapılmaktadır. Morfolojik özellikler bireylerin fiziksel özelliklerini değerlendirirken morfometrik özellikler ise bireylerin kemiklerinin ölçümü, oranlaması ve analiz çalışması şeklindedir. Bu çalışmalar yapılırken araştırılan olgu ne ise bu olguya cevap verebilecek kemik buluntularının mümkün oldukça bir arada değerlendirilmesi, araştırması yapılan konu ile ilgili daha net ve sağlıklı sonuçlar verecektir. Bu konunun mümkün olmadığı durumlarda ise yaş tahmini ile ilgili iskelet veya parçalarında kullanılan başlıca kemikler; dişler, kafatası, uzun kemik epifizleri gibi kemiklerdir. Kemikler üzerinden yaş tahmini yapılırken fiziki yapı, diş sürmesi ve kemik gelişiminin içerisinde bulunduğu dönem doğru bir yaş tayini yapılmasında yardımcı olan faktörlerdir Bu kemiklerin yaş tahmini açısından bizlere vermiş oldukları bilgileri morfolojik açıdan genel bir kapsamda inceleyeceğiz.(4)
Kafatasının bulunabildiği iskeletlerde bulgu 20 yaş altında ise; dişlerin yaş tayini açısından verdiği ipuçları önemlidir. Diş gelişimini tamamlamış olan bulgu için ise uzun kemik epifizleri(kemikleşme noktalarının gelişimi) ve epifizlerin kapanma özellikleri ön plana çıkar. Bunun haricinde kafatası eklemlerinin kaynaşma durumu incelenebilir ancak bireyler ve toplumlar arasında çok farklılık gösterdiği için yüksek hata payına sahiptir. 20’li yaşlardan itibaren kemikler kaynaşmaya, değişmeye, ve dejenere olmaya başlar. Bu yüzden yetişkinlerde yaş tayinleri dişlerde aşınma, kemiklerin yeniden şekillenmesi veya iskelet dejanerasyonu gibi yıpranma kriterlerine dayanır. (4)
Yaş tahmininde dental değerlendirme;
İnsanlarda doğumdan itibaren gelişim süreci devam ederken dişlerin sürme durumlarında da belli periyotlarda değişiklikler meydana gelmektedir. Doğumdan itibaren 6. ayda insisive olarak adlandırılan ilk süt dişleri çıkar. Süt dişlerinin devamında daimi dişlerin çıkması ise genel olarak 6-7 yaşlarına tekamül eder. Burada dişlerin sıralı şekilde adlandırılması: Insisive, Canine, Premolar, Molar şeklindedir.Dişler değerlendirilirken süt dişleri ve daimi dişlerin ayrımı yapılır. Süt dişleri daimi dişlere göre daha küçük ve daha koyu renkli olan dişlerdir. Buluntu iskelet veya kemik parçalarında mandibula(Alt çene) ve maxilla(Üst çene) üzerinde yer alan dişlerin en son hali ile sürme durumları bireyin yaşı ile ilgili bilgi veren önemli faktörlerdendir.
5 Yaşında olduğu değerlendirilebilir.
6 Yaşında olduğu değerlendirilebilir.
Özellikle 20 yaş altı olan bireylerde daha sağlıklı olacak şekilde aşağıdaki skaladan faydalanılarak yaş tahmini yapılabilmektedir.
Tablo3:Dişlerin çıkış durumlarına göre yaş analizinin gösteren tablo.(6)
Dental Aşınma: Daimi molar çenede en son çıkan dişledir, çene yüzeyinde 3 adet molar bulunduğu gibi 2 adet de olabilmektedir. Molar dişlerin çiğneme yüzeylerinde yaş ilerledikçe aşınmalar gözlenmektedir. Bu aşınmaların derecelerine bakılarak bireyin yaşı belli bir yaş aralığında saptanabilmektedir .
Tablo4:Yetişkin bireylerde diş aşınmasından yaş analizini gösteren tablo.(5)
Epifiz Kaynaşması:İskelet veya parçalarında gelişim devam ederken aktif büyüme bölgelerini koruyucu epifizler bulunmaktadır. Epifizlerin diafiz(uzun kemiklerin uç kısımlarında bulunan doku) ile kaynaşmasını tamamladığı zaman kemiklerdeki büyüme durur. Epizilerin diafiz ile kaynaşma durumu yaş tahmini açısından değerlendirilmektedir.(3)
Şekil4:Epifiz ve diafizin kaynaşması(3)
Kafatası Süturlarının Yaş Tahmini Açısından Değerlendirilmesi;
Kafatasında bulunan ve sütur olarak adlandırılan 22 adet kemiğin birleşim noktalarının kaynaşma durumları bireyler hakkında yaş tahmininde bulunabilme olanağı sağlamaktadır. Süturlar 20 yaş altı, bireylerin erişkin olmadığı dönemde açıkça görülebilir, erişkinlik aşamasında ise kademeli olarak silinmeye başlar ve yaşlı bireylerde tamamen kaybolur. Sütural değerlendirme ile ilgili çalışmalar genel olarak arkeolojik buluntu olduğu değerlendirilen kafatasları üzerinde yapılmıştır. Yapılan bu çalışmalar neticesinde süturlardan yaş tahmininin cinsiyet ve popülasyonlar arasında farklılık gösterdiği bu nedenle aktüel yaşamda bu metodun kullanımının yaş tahmini şeklinde değil yaş grubu(genç, orta yaş, ve yaşlı) şeklinde de değerlendirilebileceği de savunulmaktadır.(1)
Şekil5:Kafatasında bulunan suturları gösteren resim.(Orijinal)
Araştırmalar sonucunda elde edilen iskelet veya parçaları her zaman tamamen sağlam ve sağlıklı bir şekilde elde edilememektedir. Makalemizde yaş ve cinsiyet belirleme metotlarından birkaç örnek verilmiştir. İskelet veya parçaları üzerinde çok geniş kapsamlı ve detaylı olarak adli antropoloji laboratuvarlarında ileri teknikler ile çalışmalar yapılmaktadır. Yapılan bu çalışma, günümüzde suç ve suçlu ile mücadele kapsamında araştırması yapılan konular ile ilgili buluntu iskelet veya parçalarının tarafımızca nasıl değerlendirileceği konusunda bilgiler sunması dolayısıyla oldukça değerlidir.
KAYNAKÇA
1-Çöloğlu S.,İşcan Y.Adli Osteoloji 113-116
2-[https://www.facialplastik.theclinics.com/aticle]
3-Atamtürk D.(2016)Adli Antropoloji, İnsan İskeletinden Kimlik Tespiti (1).105-141
4- Görgülü M.(2009)Bizanslıların Adli Paleodemografisi 22-50
5-Brothwell,D.R.(1981)Digging upBones,Oxford Univesty Press BritishMuseum,London
6-SchourI.,Massler M.Studiesin tooth development:The growth pattern of the human teeth.J Am Dent A ssn 1940;27