POLİS DERGİSİ
POLİS DERGİSİ
HABERLER
AFET DURUMU SONRASI ÇOCUKLAR VE ERGENLERDE GÖRÜLEN YAYGIN TEPKİLER VE AİLELER İÇİN ÖNERİLER
AFET DURUMU SONRASI ÇOCUKLAR VE ERGENLERDE GÖRÜLEN YAYGIN TEPKİLER VE AİLELER İÇİN ÖNERİLER

Doğal afetler insanların hayatlarını ciddi ölçüde etkileyebilecek sonuçlara sebep olabilir. Özellikle deprem gibi doğal afetler ilerleyen dönemlerde kişilerde travmatik tepkiler ortaya çıkarabilir. Deprem bölgesinde yaşayan çocuklar ve ergenlerin afet sonrasında stres, korku, endişe, öfke gibi duyguları bir arada yaşadıkları, karmaşık düşünce ve davranışlar sergiledikleri gözlemlenmiştir. Afet sonrasında ebeveynin veya bakım verenin çocuğa vereceği tepkiler, çocuğun duygularını ve davranışlarını düzenleyebilmesinde önemli bir role sahiptir. Dolayısıyla afet durumu sonrasında çocuğunuzun vereceği olası tepkileri tanımanın, verdikleri bu tepkilere uygun davranmanın ve ne zaman uzman desteği alınması gerektiğini kestirebilmenin çocuğunuza yadsınamayacak bir yardımı olacaktır. Aşağıda afet durumu sonrasında çocuklar ve ergenlerde görülen yaygın tepkilerin bir kısmı ve ailelerin bu tepkiler karşısında nasıl bir tutum sergileyebileceklerine dair açıklamalara yer verilmiştir.

Uyku problemleri: Bazı kaygı verici olaylar sonrası çocuklarda uykuya dalmada güçlük, uyku rutini oluşturmada zorluk, yatağa gitmekte ve yalnız uyumakta zorlanma gibi durumlar gözlemlenebilir. Bazen uykuya daldıktan sonra da uykunun sık sık bölünmesi, kötü rüyalar görme, korkup çığlık atarak uyanma gibi durumlarla da karşılaşılabilir. Şunu göz önünde bulundurmak gerekir ki çocuklar tehdit altında hissedip korktuklarında kendilerini güvende hissetmek isterler. Bunu hissetmek için güvende kalmalarına yardımcı olacak ebeveynleriyle veya bakım verenleriyle bir arada olmak isteyebilirler. Herhangi bir işle uğraşmadığımız uyku dönemleri, bize kaygı veren ya da korkutan durumları hatırlamamıza neden olabilecek zamanlardır. Dolayısıyla çocuklar rüyalarında korktukları şeyleri görebilir ve uyumaktan çekinebilirler. Bilinmelidir ki bu durum çocuk tarafından bilinçli bir şekilde yapılmamaktadır.

  • Eğer çocuğunuzda böyle durumlar gözlemliyorsanız; Çocuğunuza yalnız olmadığını ve yanında olduğunuzu hissettirmeniz önemlidir.
  • Çocuğunuza sarılın ve ona şu an güvende olduğunu, yanında olduğunuzu ve onu bırakmayacağınızı söyleyin.
  • Çocuğunuzun yanınızda uyuma talebi olursa bunu kabul edebilirsiniz ancak bunun geçici bir süre için olduğunu bilmesini sağlayın.
  • Çocuğunuzla beraber bir uyku rutini belirleyebilirsiniz; bu rutinin içinde masal/hikâye okumak, dua etmek, sarılmak veya çocuğunuzla ortak belirleyeceğiniz bir aktivite olabilir. Bu rutini her gün uygulamanız çocuğunuzun uyku zamanına hazırlanması için önemlidir.
  • Eğer çocuğunuz kâbuslar görüyor veya görmekten korkuyorsa bu rüyaların onun korkutucu düşüncelerinden kaynaklanıyor olabileceğini, şu an yatağının içinde ve güvende olduğunu, kâbusların da bir süre sonra bu düşüncelerle beraber kaybolup gideceğini söyleyin. Yaşanan bu durum bir süre daha devam edebilir ve uyku düzeni hemen oturmayabilir ancak çocuğunuz kendini güvende hissetmeye başladıkça uyku problemleri zamanla azalacaktır.

İştahsızlık: İştah kaybı çocuklardaki stres tepkilerinden bir tanesidir. Özellikle kriz dönemlerinde iyi beslenmek çocuklar için önemlidir ancak çocuğu yemek yemesi için zorlamak çocuğun stres düzeyini daha fazla arttırabilir. İştah kaybı ile çocuğun istemediği besinleri tüketmemesi durumları birbirinden farklıdır. Afet sonrasında öğünlerin belli porsiyonlarda tüketilmesinden ziyade çocuğun besin kaynaklarından temel kalori ihtiyacını karşılaması yeterlidir.

  • Yemeğe birlikte başlayın ve yemek yediğiniz saatleri elinizden geldiğince keyifli geçirmeye çalışın.
  • Çocuğunuzu kesinlikle yemek yemeye zorlamayın ancak çocuğunuza sağlıklı beslenmesi konusunda siz rol model olabilirsiniz. Şunu da göz önünde bulundurmak gerekir ki yeme davranışındaki bozulmaların sebebi fizyolojik de olabilir (idrar yolu enfeksiyonu, kulak-burun-boğaz hastalıkları vb.). Dolayısıyla çocuğunuzun iştahsızlığı varsa bunun fiziksel bir nedeni olup olmadığından da emin olmanız gerekmektedir.

Ayrılırken ağlama: Çocuklar duygularını gösterirken zaman zaman zorlanabilirler. Doğal afet gibi olumsuz bir durum yaşadıklarında eğer başınıza kötü bir şey gelebileceği ve zarar görebileceğiniz endişesini taşıyorlarsa yaşadıkları duygu durumunu yanınızdan ayrılmak istediğinizde ağlayarak ve gitmenize izin vermeyerek gösterebilirler. Böyle durumlarda çocuğunuzun göstermiş olduğu bu tepkiler anormal bir durum sonrası ortaya çıkabilecek normal tepkilerdendir. Özellikle doğal afetin yaşandığı esnada yakınları yanında değilse gösterdiği tepkiler daha da şiddetlenebilir ya da uzun süreli olabilir. Çocuğunuzun sizden ayrılmak istemiyor oluşu sizi kaybetmeye dair korkularından kaynaklanıyor olabilir. Buna anlayış göstererek çocuğunuza şu anda güvende olduğunuzdan ve güvende kalmak için neler yaptığınızdan bahsedin. Elinizden geldiğince çocuğunuzu yalnız bırakmamaya çalışın. Kısa süreliğine çocuğunuzun yanından gitmeniz durumunda ne sebeple ayrıldığınızı, nereye gittiğinizi (tuvalete, alışverişe gitmek için vs.) ve kısa süre sonra geri geleceğinizi belirtin. Bu gibi durumlarda “Biliyorum şu an korkuyorsun. Daha önce ayrıldığımızda bazı olumsuz durumlar yaşadın ve nerede olduğumu bilmiyordun. Markete gidip evin ihtiyaçlarını alıp geri döneceğim. Şimdi nereye gittiğimi ve geri döneceğimi biliyorsun.” gibi bir açıklama yaparak çocuğunuzun kafasındaki soru işaretlerini gidermeyi deneyebilirsiniz. Daha uzun süreli bir ayrılık yaşayacaksanız (işe gitmek, hastaneye gitmek için vs.) çocuğunuzla ilgilenebilecek bir yakınınızdan destek almanız gerekebilir. Böyle durumlarda gitmeden evvel çocuğunuz ve yakınınızla bir süre vakit geçirmeniz çocuğunuzun sürece alışmasını hızlandıracaktır. Kısa süreli ayrılıklarda olduğu gibi çocuğunuza nereye gideceğinizi, ne amaçla gideceğinizi ve ne zaman döneceğinizi açıklamak yararlı olacaktır.

Aşırı ağlama: Doğal afet yaşanması gibi olumsuz bir süreç sonucu yaşanan bazı hayati değişiklikler nedeniyle çocuğunuzun üzgün ve endişeli olması normaldir. Böyle bir durumda çocuğunuza üzüntüsünü yaşayabileceği güvenli bir alan oluşturmak ona yardımcı olacaktır. “Üzüntü insanların yaşayabileceği bir duygudur ve herkes zaman zaman üzülebilir. Böyle hissediyor olman normal. İstersen ağlayabilirsin de. Ben bu süreçte senin yanındayım ve olmaya da devam edeceğim.” gibi bir cümle ile bunu ifade edebilirsiniz. Geleceğe yönelik mutlu olabileceği planlar yapmak ve bu planlar üzerine konuşmak, enerjisini atabileceği fiziksel aktiviteler yapmak, sevdiği yakınlarını ziyaret etmek ve onlarla vakit geçirmek gibi olumlu duygular oluşturabileceği şeylerden bahsedebilirsiniz. Fakat şu da unutulmamalıdır ki, ebeveyn/bakım veren iyi olursa çocuk da iyi olur. Tüm bunların yanında çocuğunuza fiziksel anlamda temasta bulunmanız da kendini güvende hissetmesini sağlayacaktır (sarılmak, elini tutmak, vb.). Bu yüzden kendi ihtiyaçlarınızı da göz önünde bulundurmanız ve ihtiyaç duyduğunuzda destek isteyebilmeniz önemlidir.

Risk alma davranışı: Çocuklar zaman zaman kendilerini güvende hissetmediklerinde, bir desteğe ihtiyaç duyduklarını dile getiremeyebilirler. Ancak bazı davranışlarla bir yol göstericiye ve desteğe ihtiyaç duyduğunun sinyalini verebilir. Bu gibi durumlarda çocuğunuzun kendisini değerli ve önemli hissetmesini sağlayacak davranışlarda bulunmanız gerekmektedir. Çocuğunuz riskli bir davranışta bulunduğunda onu azarlamak yerine durdurun, yaptığı davranışın kendisine ya da çevresine zarar verebileceğini, ona değer verdiğinizi ve zarar görmesini istemediğinizi belirtin. Ergenler ise geçiş dönemi sebebiyle risk alma davranışlarına daha meyillidir. Afet olayı gibi bir kriz sürecinde ergenlerde risk alma davranışını gösterme olasılığı daha fazladır. Bu gibi durumlarda ergenlere yardımcı olurken öncelikle duygularını adlandırmak ve neden bu duyguları yaşadığı üzerine düşünmesini sağlamak önemlidir. Bu duygular sonucunda hangi olası davranışlara yönlenebileceği üzerine konuşmak ve bu davranışların kendisi için yararlı mı yoksa zararlı mı olabileceği üzerine tartışabilirsiniz. Eğer öfke gibi yıkıcı duygular besliyorsa, bu duygularını daha olumluya çevirebilecek ve daha iyi hissetmesine katkı sağlayabilecek yardım etme davranışlarını beraber belirleyebilirsiniz.

Her şeyden korkma: Doğal afetin tekrar yaşanma olasılığından korkuyor olmak normaldir. Örneğin depremden sonra halen artçı sarsıntıların devam ediyor olması gibi doğal afetin yıkıcı sonuçlarının sürmesi durumunda çocuk bir süre daha üzüntü, korku, endişe vb. duyguları yaşayabilir. Bu süreçte sizin de korkuyor ve güvende hissetmiyor olmanız normaldir fakat bu duygularınızı çocuğunuzun önünde elinizden geldiğince daha az dile getirmeye çalışmalısınız. Eğer korktuğu bir durum veya ortam varsa çocuğunuzu o duruma ya da ortama maruz bırakmayın. Örneğin yüksek seslerden irkiliyorsa yüksek seslere çok fazla maruz kalacağı bir ortamda kalmaya zorlamayın. Bazen çocuklar her şeyden korkuyor olsalar bile bunu sözlü olarak ifade edemeyebilirler. Böyle durumlar için aranızda bir işaret belirleyerek çocuğunuzun o an korktuğunu anlayabilirsiniz. Örneğin kucaklaşmak ya da kendi aranızda belirleyeceğiniz ve sadece ikinizin anlayabileceği sözsüz bir işaret, mimik, vb. olabilir.

Deprem gibi doğal afetler sonucunda çocuklar ve ergenlerde yukarıda da belirtilen tepkilerin gözlemlenmesi aslında bu sürecin bir parçasıdır. “Anormal bir duruma verilen normal tepkiler” olarak değerlendirilen bu tepkilerin olayın yaşanmasından itibaren istikrarlı ve güvenli koşulların sağlanması ile beraber birkaç hafta içerisinde azalması beklenmektedir. Ancak istikrarlı ve güvenli koşullara rağmen tepkilerde azalma gözlemlenmiyor veya şiddeti artıyorsa, vakit kaybetmeden bir uzmana başvurulması önerilmektedir.

 

Psk. Gizem KILIÇKAP

 Psk. F. Öykü ÇERKEZOĞLU

Sosyal Hizmetler ve Sağlık Daire Başkanlığı