POLİS DERGİSİ
POLİS DERGİSİ
HABERLER
AFET SONRASI KURBANLARIN KİMLİKLENDİRME ÇALIŞMALARINDA ADLİ ANTROPOLOJİ'NİN ROLÜ - Semih BOL Polis Memuru / Yusuf ÇINAR Polis Memuru Ankara Bölge Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü
AFET SONRASI KURBANLARIN KİMLİKLENDİRME ÇALIŞMALARINDA  ADLİ ANTROPOLOJİ'NİN ROLÜ - Semih BOL Polis Memuru / Yusuf ÇINAR Polis Memuru Ankara Bölge Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü

Afetler tarih boyunca insanlık için büyük yıkımlara yol açmakla birlikte ülkemiz yakın tarihine bakıldığında bile birçok olayın yaşandığını görmekteyiz. Türkiye özellikle deprem, sel baskını ve orman yangını olmak üzere birçok doğal afet türünün sıklıkla yaşandığı bir ülkedir. Türkiye’nin aktif fay hatları üzerinde yer almasına bağlı olarak sık sık depremlerle karşılaşılır. Özellikle 1999 Gölcük depremi, 2011 Van depremi ve asrın felaketi olarak kabul edilen 2023 Kahranmanmaraş/Pazarcık-Elbistan depremleri Türkiye’nin yaşadığı önemli deprem felaketleridir.

Türkiye'nin coğrafi yapısı nedeniyle özellikle kıyı şeridi boyunca, dağlık alanlarda ve derelerin geçtiği bölgelerde sel baskınlarının meydana gelmesi özellikle 2020 yılında Karadeniz bölgesinde önemli hasarlara ve can kayıplara neden olmuştur. Ayrıca Ege ve Akdeniz bölgelerindeki ormanlık alanlarda sıcak ve kuru hava koşulları 2020 ve 2021 yıllarında orman yangınlarına neden olarak ülke genelinde önemli hasarlara ve ekolojik kayıplara sebebiyet vermiştir.

İnsanların yaşamını olumsuz yönde etkileyen afetler; toplumun düzenini bozarak, yaşam tehdidi oluşturmaya başlayan birçok yer, hava ve su ile ilişkili doğal ve yapay olarak meydana gelen, bireylerin başa çıkma ve uyum sağlama kapasitesini aşarak dış yardım gereksinimi ortaya çıkaran olaylar olarak tanımlanmaktadır. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) ise afet yönetimi terimler sözlüğünde “Toplumun tamamı veya belli kesimleri için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar doğuran, normal hayatı ve insan faaliyetlerini durduran veya kesintiye uğratan, etkilenen toplumun baş etme kapasitesinin yeterli olmadığı doğa, teknoloji veya insan kaynaklı olay” olarak açıklamıştır.

Doğal afetlere örnek olarak, yerkürenin litosfer, atmosfer ve hidrosfer katmanlarında meydana gelen ve bu süreç içerisinde devam eden yanardağ patlamaları, deprem, sel baskınları gibi olaylar gösterilebilir. Yapay afetler ise; insan kaynaklı olup eylemler veya ihmaller sonucunda gelişen terör saldırıları, savaşlar, yangın, kimyasal patlamalar, trafik kazaları vb. olaylardır.

Afet sonrası en temel sorunlardan biri ölen bireylerin kimliklerinin belirlenmesidir. Afetler genellikle büyük ölçüde kaos ve karışıklık yarattığı için bireylerin kimliklerinin tespit edilmesi ve kaybolmalarının önlenmesi çok kritiktir. Afetlerin yaşandığı ülkelerde kimliklendirme çalışmaların en kısa sürede ve doğru bir şekilde yapılarak afetlerde hayatını kaybeden kişilerin kimliklerin tespit edilmesi ulusal ve uluslararası yasal prosedürlerle beraber dini, ahlaki ve manevi açıdan da bir gerekliliktir. Hukuki boyutu düşünüldüğünde, yasal işlemlerin başlatılabilmesi için kimlik tespitinin yapılması gerekmektedir.

Afetler, Interpol tarafından düzenlenen DVI (Disaster Victim Identification - Afet Kurbanlarının Kimliklendirilmesi) rehberinde, kimliklendirme aşamasındaki farklılıklar göz önünde bulundurulduğunda iki şekilde sınıflandırılır. Birincisi açık afetler diğeri ise kapalı afetlerdir.

Açık afetler; olayın cereyan ettiği bölgede kimliklendirilmesi gereken bireylerin sayısının belli olmadığı ve tam olarak belirlenemediği, olay yerinde bulunan bireylerin kimlik vs. bilgilerinin bulunmadığı afetlerdir.  Deprem veya halka açık bir alanda meydana gelen bir saldırı sonucu gerçekleşen toplu ölümler buna örnek gösterilebilir.

 Kapalı afet ise belirli bir alanda veya yapıda meydana gelen ve ölü birey sayısının eksiksiz ve tam olarak belirlenebildiği yıkıcı olaylardır. Tren kazaları, uçak kazaları, otoyol ve yol kazaları kapalı afetler arasında değerlendirilir.  Bu tür olaylarda tüm bireylere ait kimlik bilgileri kolaylıkla elde edilmektedir. Kapalı afetlerde elde edilen bilgiler açık afetlere kıyasla kimliklendirilme sürecinin daha hızlı ve daha kolay hale gelmesini sağlamaktadır.

Afet sonrası bireylerin kimliklendirilmesi kavramının bilimsel anlamda tarihçesine bakıldığında ilk olarak 1980’li yıllar içerisinde ele alındığı görülmektedir. Fakat toplu ölümlerin gerçekleştiği durumlarda ölen bireylerin kimliklendirilmesine yönelik çalışmalar daha eski tarihlere dayanmaktadır. 1881 yılında Viyana Ring Theatre’daki yangında ölen 449 kişiden 284’ü kimliklendirilmiştir. 1897 yılında Fransa’da Bazar de la Charite’de meydana gelen yangında ölen 126 kişinin parmak izi incelemesi ve odontolojik çalışmaları ile kimliklendirilme işlemleri yapılmıştır. Bu tür durumlar küresel dünyada yaşanan birçok afetin farklı disiplinin birlikte ekip olarak çalışarak hareket etmesi gerektiğini ve çok uluslu olma ihtimalinin de artmasından dolayı ulusal değil uluslararası bir gereklilik olduğunu da bizlere göstermektedir.

Afet sonrası çalışacak DVI ekipleri; adli tıp, odontoloji, antropoloji, moleküler biyoloji, ridgeoloji (parmak izi) ve patoloji gibi temel bilimsel alanlarda çalışan bireylerden oluşmaktadır. DVI ekipleri genellikle ölen kişilerin tespit edilebilmesi, cesetlerin prosedürlere uyularak güvenli bölgelere taşınabilmesi, diş kayıtları, parmak izleri, kemik bulgularının ayrıştırılması ve DNA örneklerinin alınabilmesi gibi görevleri yürütürler.

DVI çalışmalarında ölen bireylerin kimliklendirilme işlemleri için adli tıp uzmanları, olay yeri uzmanları, diş hekimleri, biyologlar ve antropologların kullandıkları yöntemlerin kullanılması ile olumlu sonuçlara ulaşıldığı görülmüştür. Özellikle yanan, parçalanan ve iskeletleşmiş olan insan kalıntılarının bulunabildiği olaylarda, konuya ilişkin incelemeleri adli antropologların gerçekleştirmesi DVI çalışmasına önemli katkı sağlamıştır. 11 Eylül faciasında özellikle parmak izi alınmasının imkansız hale geldiğinde, kimliklendirme süreci adli antropologlar tarafından belirlenen kemikler üzerinde yapılan DNA çalışmaları ile gerçekleştirilmiştir.

Adli Antropoloji, iskeletleşen bulguları inceleyip hukuk ve adli bilimlere yardımcı olmak amacı güden bir bilim dalıdır. Stewart ise Adli Antropoloji’yi;  “Adli amaçlar doğrultusunda, insan olduğu bilinen veya olduğundan şüphelenilen iskeletleşmiş kalıntıların tanımlanmasıyla ilgilenen bir bilim dalıdır” şeklinde tanımlar. Adli Antropologların birincil görevi ise, elde edilen iskelet buluntularının kime ve neye ait olduğunu tespit ederek maktulün profiline ulaşmaktır. Elde edilen bilgiler, kolluk kuvvetleriyle paylaşılması neticesinde bir vakanın çözümlenmesinde büyük rol alırlar.

Adli antropologlar kemikler üzerinde yürütülen incelemelerle bireyin kökeninin yanı sıra yaşı, boyu, cinsiyeti ve patolojik rahatsızlıkları ile birlikte ölüm nedeni ve ölüm zamanı hakkında da bilgiler verir. Bu tanımlamaları yapan antropologlar ölüm vakalarının incelenmesinde, tanımlanmasında, ölümün nedeni ve ölen bireyin kimlik tespitine yardımcı olmakla birlikte adli vakalarda bireylerin biyolojik profilinin ortaya çıkarılması ve değerlendirilmesinde önemli bir role sahiptirler.

Afet sonrası postmortem dekompozisyona uğramış insan iskeletleri ve kalıntılarının belirlenmesinde en yetkin kişiler Adli Antropologlardır. Parçalanabilen ve son derece kırılgan yapıları nedeniyle yanmış kalıntıları kurtarırken özellikle dikkat etmek gerekmektedir. Yüksek ısı özellikle vücudun fizyolojik ve mekanik özelliklerinde çeşitli değişikliklere neden olur. Bu sebeple yanmış kalıntıların tanınmasını zorlaştırır. Kalsinasyon noktasına kadar yanan bir kemikten DNA profili elde edilmesi imkansızdır. Bu sebeple, parçalanmış ve yanmış insan kalıntılarının bulunduğu operasyonlarda DVI ekipleri içerisinde Adli Antropologların yer alması gerekmektedir.

Adli antropologlar, genellikle parçalanmış veya iskelet haline gelmiş vücut bölümlerini incelerken, adli tıp uzmanları ve adli patologlar, büyük, okunabilir bedenler ve vücut bölümlerinin incelemesini gerçekleştirirler. Eşzamanlı olarak gerçekleştirilen bu incelemelerde, büyük parçaların incelenmesini beklemek yerine daha küçük parçalardan daha kısa sürede DNA örnekleri alınır. Böylelikle parçalanmış veya iskelet haline gelmiş vücut bölümlerinin ayrışmasını ve bozulmasını sınırlarken, aynı zamanda tanımlanması mümkün olmayan vücut parçalarının DNA örnekleri olarak hizmet etmesine de olanak sağlar.

Son yıllarda ülkemiz başta olmak üzere dünyanın pek çok bölgesinde iklim değişikliği, çevresel faktörler, kentsel gelişim, ekonomik koşullar ve sosyal faktörler gibi etmenlere bağlı olarak afetler artarak devam etmektedir. Afetler sonrası can kayıplarının fazla olmasına bağlı olarak da kurtarma süreci ile birlikte kimliklendirme işlemi de daha karmaşık bir hale gelmektedir. DVİ ekibi içinde Adli Antropologların önemi her geçen gün biraz daha artmaktadır.

Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde 17.01.2020 tarihinde kurulan Polis Arama ve Kurtarma Birlik Amirlikleri, Arama ve Kurtarma Şube Müdürlüğü ve Arama ve Kurtarma Birlik Amirlikleri ile ülkemizde meydana gelecek olan doğal ya da yapay afetlerde arama kurtarma faaliyetlerinin profesyonelce yürütülmesi ön görülmüştür. Günümüzde meydana gelmesi muhtemel afetlere yönelik AFAD Başkanlığı bünyesinde çok sayıda görevli personel bulunmakla birlikte, kimliklendirme çalışmalarının yürütülebilmesi için Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Daire Başkanlığı bünyesinde AKİ (Afet Kriminal İnceleme) ekipleri bulunmaktadır.

Kriminal Daire Başkanlığı bünyesindeki AKİ ekipleri, 24 Ocak 2020 tarihinde Elazığ depremi, 3 Temmuz 2020 tarihinde Sakarya ili Hendek ilçesinde havai fişek fabrikasında meydana gelen patlama, 30 Ekim 2020 tarihinde meydana gelen İzmir depremi, 11 Ağustos 2021 tarihinde meydana gelen Kastamonu, Sinop ve Bartın sel felaketi, 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen ve 11 ilimizin etkilendiği Kahramanmaraş depremi gibi birçok afet sonrası kimliklendirme faaliyetlerinin yürütülmesinde etkin bir rol oynamıştır.

KAYNAKLAR

  1. Aysu, Y., Şahin, İ., Turunç, A., Hancı, İ.H., Elmas, A.O. (2023). Afet Kriminal İnceleme. In: Hanci İH, Vural O, editors. Adli Bilimler ve Kriminalistik, Adalet Yayınları, 871-890.
  2. Ağır, M. ve Hancı, H. (2023). Felaket Kurbanlarının Kimliklendirilmesi. İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi8(2), 763-769.
  3. Akıncıoğlu, NU., Aslan, İ., Doğan Y. (2021). Afet Kurbanlarının Kimliklendirilmesinde Kullanılan Yöntemler Ve Ülkemizdeki Durum. Güvenlik Bilimleri Dergisi, Cilt:10 Sayı:1, 217-238.
  4. Aronson, J.D., London, A.J. (2011). “Recovery and Identification of The Missing After Disaster: Case Studies, Ethical Guidelines and Policy Recommendations” Ethics, History, and Public Policy Project Course, Fall 2011.
  5. Erol, A.S. (2023). Adli Antropoloji. In: Hanci İH, Vural O, editors. Adli Bilimler ve Kriminalistik, Adalet Yayınları, 4463-4494.
  6. Lessig, R., Rotschild, M. (2012). “International standards in cases of mass disaster victim identification (DVI)”, Forensic Sci Med Pathol 8:197–199.
  7. Şahin, D., & Demirbilek, E. Z. (2023). Doğal afet ve kriz yönetiminde sosyal medyanın etkisi: Kahramanmaraş merkezli deprem felaketi üzerine bir inceleme. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, (51), 322-333.
  8. Tuygun, G. T., İşsever, G., ve Elbir, T. (2023). Türkiye’de 2021 Yılında Yaşanan Büyük Orman Yangınlarında Yanan Orman Alanlarının ve Yangın Kaynaklı Atmosferik Aerosollerin Uydular ile İzlenmesi. Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Fen ve Mühendislik Dergisi25(74), 351-369.
  9. Yerli, Y.; Özkoçak, V. ve Koç, F. (2021). “Adli Antropolojide Kimliklendirme Çalışmalarında Yeni Yaklaşımlar”, Journal Of Social, Humanities and Administrative Sciences, 7(39):846-856.