POLİS DERGİSİ
POLİS DERGİSİ
HABERLER
“Silahım yoktu ama imanım vardı”
“Silahım yoktu ama imanım vardı”

FETÖ tarafından 15 Temmuz’da düzenlenen darbe girişimi sırasında İstanbul Büyükşehir Belediye binası önünde yaralanan Erol Bulut, o gece yaşadıklarını anlattı. Bulut, cuntacı askerlerin PKK’ya atmadıkları bombaları sivil halkın üzerine attıklarını belirterek, “Polislerimize ‘kardeşim bizi engellemeyin, biz şehit olmaya geldik’ de­dik. Artık coşmuştuk. Ne zaman öleceğiz, bugün ölmeliyiz dedik, hiç korkmadık” dedi.

 

FETÖ tarafından 15 Temmuz’da düzenlenen darbe girişimi ge­cesi İstanbul Büyükşehir Be­lediye binası önünde yaralanan 50 yaşındaki Erol Bulut o gece yaşadık­larını anlattı. Olay başladığında Ka­ğıthane’de olduğunu söyleyen Bulut, yardım amaçlı önce İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne daha sonra ise Saraç­hane’de bulunan İstanbul Büyükşehir Belediyesi önüne gittiğini söyledi.

Yüzlerce kahramandan bir tanesi olan Bulut, “Darbe olacağı gün saat akşam 10.00 gibi Kağıthane’deydim. Tabi tüylerim diken diken oldu. Mil­let olma bilincinde olan bir Türkiye vardı sokaklarda. Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan ve yakın kurmayları­na, Başbakanımıza, Millet Meclisi Başkanımıza, Adalet Bakanımıza ve diğer vekillerimize hepsine minnetta­rız. Bize sürü topluluğu olmaktan bi­rey topluluğu, birey topluluğu olmak­tan da millet bilincini öğrettiler. Yani şimdiye kadar sağ yanağına bir tane vurmak isteyene bir de solu uzatırdık. Artık vurulacak sol yanak olmadığı­nı biz bu darbe girişiminde dünyaya gösterdik” diye konuştu.

“Biz şehit olmaya geldik”

Olay anını anlatan Bulut sözle­rine şöyle devam etti: “Dediler ki, te­röristler Aksaray’da Emniyet Müdür­lüğü’nü basmış. Oraya gittik vatandaş oradan da tankları püskürtmüş. Sa­raçhane’ye çıktığımızda çok zayiat vermiştik. 11-12 kişi şehidimiz vardı. Saat 02.30’da bizi ön tarafa geçirme­diler. Biz de polislerimize ‘kardeşim bizi engellemeyin, biz şehit olmaya geldik’ dedik. Artık coşmuştuk. ‘Ne zaman öleceğiz, bugün ölmeliyiz’ diye düşünüyorduk. Sonra ön tarafa geçtik ki o bir avuç alanı hem yuka­rıdan ateşliyorlardı, hem karşıdan karartıyorlardı, hem de yukarıya karşı taraftan bombalar atılıyordu.” dedi.

Vahşi bir gecenin yaşandığını be­lirten Bulut; “Şimdiye kadar PKK’ya atmadıkları bombaları bu katiller si­vil insanların üzerine atıyorlardı. Ben biraz da şok oldum. İlk defa silahlı bir çatışmaya giriyordum. Silahım yoktu ama imanım vardı. Yerde yaralı vardı. Ben dedim ki polise ‘Kardeşim sen beni koru ben yaralıyı alıp geleyim.’ O ara ben ona doğru yönelince o katil komutan önce polise sıktı, son­ra polis de ona sıktı. Sonra ben polis korumasının menzilinden çıkınca iki tane de bana sıktı. Bir tanesi sağdan kemiğe girmişti. Bir tanesi de arka­dan vurunca polis, ‘Ağabey hedeftesin sakın kalkma, geriye doğru yat’ dedi. Yani havuza doğru yat dedi. Havuza indim ama o havuza inerken sanki bir cennetin kapısı açılıyordu. Şimdi ona üzülüyorum. Yani ne çoluk ne çocuk, mal - mülk hiçbir şey kalmıyor. Hani geçmişteki dedelerimiz uçmak diyor ya, sanki uçmaya giderken yolun yarı­sından döndük.” diye konuştu.

“O şehitleri çok kıskanıyorum”

Bulut sözlerini şöyle sürdürdü: “O şehitleri çok kıskanıyorum. Dola­yısıyla Allah inşallah bizlere de şehit­lik nasip eder. Sonra beni çekip aldılar suyun içinden. Saat 03.00 sıralarıydı. Aksaray’daki Haseki Hastanesi’ne götürdüler. Çok kan kaybetmiştim, halim yoktu. Şu üzüntüm bana değil aslında. Oradaki insanları görünce kolu-bacağı gitmiş, tankların altında kalmışlar veya ağır makinelilerle par­çalananlar, kendi derdimi unuttum. O ara beş dakika onlara yardım ede­yim dedim, beynim öyle diyor ama hiç halim yok. Sonra bana iğne yap­tılar. Sonrasını hatırlamıyorum. Beni ameliyata almışlar. Ama hatırladığım bir şey var. Bu millet artık Çanakkale ruhuyla millet olmayı öğrendi. Bugün dünden yani 14’ünden 15’inden daha güçlüyüz. Allah inananlarla beraber. Biz inandık. Türkiye inandı” dedi.