POLİS DERGİSİ
POLİS DERGİSİ
HABERLER
Kimliklendirmede Parmakizi İncelemeleri
Kimliklendirmede Parmakizi İncelemeleri

Kimliklendirme tanımını terminolojik olarak ele aldığımızda kimlik kavramı herhangi bir şeyin tanımlanabilen özelliklerinin karakteristik, miktar ve nitelik yönünden diğerlerinden ayrılması olarak değerlendirilmektedir. Adli bilimlerde kimliklendirme dendiğinde akla biyolojik kimlik kavramı gelmektedir. Adli bilimlerde kimliklendirme fizik, kimya, biyoloji ve benzeri istatistiksel olarak güvenilebilir bilim dallarının yöntemleri kullanılarak kişinin kimliğinin tespit edilmesidir.

          Olaylarda olay yerinde bulunan biyolojik kalıntıların durumuna göre kimliklendirme için farklı yöntemlerden faydalanmak söz konusu olacaktır. Görsel kimliklendirmenin mümkün olmadığı durumlarda kimliklendirmede altın standart olarak kabul edilen parmakizi, diş kayıtları ya da DNA analizlerinden faydalanılabilir.

          Bir cesedin kimliklendirilmesini çevresel birçok faktör zorlaştırabilmektedir. Cesedin geç tespit edilmesi ve bu süreçte cesede etki eden birçok etken görsel olarak kimliklendirmeyi imkansız kılmaktadır. Bunun yanında ölüm sertliği, ölüm sonrası değişimler ve çevredeki vahşi hayvanların müdahalesi kimliklendirmeyi zorlaştıran diğer faktörler olarak ortaya çıkmaktadır (Mulawka, 2004).

          Görsel kimliklendirmenin mümkün olmamasının yanı sıra kimliklendirmenin zor olmasına etki eden faktörlerden birisi de birden fazla kişiye ait kalıntıların bir arada bulunmasıdır. Kitle halinde ölümlerin gerçekleştiği kaza, yangınlar, doğal felaketler, patlamalar ve terör eylemleri gibi felaketler birden fazla cesedin kimliklendirilmesinin gerektiği durumlara örnektir.

Parmakizi incelemeleri kimliklendirmede kullanılan en güvenilir yöntemler arasında yer almaktadır. Parmakizi dendiğinde avuç izleri ve ayak tabanı izlerinin de aynı sınıfta değerlendirilmesi gerekmektedir (Polat, 2015).

          Parmakizleri papil hatlarının izlerinin bazı maddeler kullanılarak görünür hale getirilmesi sonucu gözlemlenen izlerdir. Parmakizleri herhangi bir madde kullanmadan görülebilen (patent) izler olabileceği gibi, bir aracı uygulanmadan gözlemlenemeyen (latent) izler olarak da bulunabilmektedir.  Patent izler olarak adlandırılan izler parmakların kan, boya gibi yüzeylere baskı uygulaması sonucu oluşan izlerdir (Houck & Siegel, 2010). Latent parmakizleri ise papiller üzerinde por adı verilen gözeneklerden salgılanan ter ve vücut yağlarının temas edilen yüzeye papillerin izlerini bırakması ile oluşur. Çıplak gözle görülemeyen latent izlerin görünür hale getirilmesi için izin bulunduğu ortam ve yüzeyin şartlarına göre farklı teknikler uygulanmaktadır (Beaufort – Moore, 2009).

          19. yüzyılda parmakizlerinin sınıflandırılması üzerine birçok çalışma yapılmıştır. Profesor J.E Purkinje 9 temel parmakizi tipini ortaya atmıştır. Onun ardından William Herschel yaptığı araştırmalarla parmakizinin kişisel olduğunu ispatlamıştır. Parmakizlerinin adli bir vakada ilk kez kullanımı Tokyo’da olmuştur. Dr. Henry Faulds el izlerini karşılaştırarak suçu işlediği sanılan bir sanığın beraat etmesini sağlamış daha sonrasında da izlerin eşleştiği kişiyi tespit etmiş ve gerçek suçlu suçunu itiraf etmiştir (Fisher, 2004, Lee 2001) (Mulawka, 2014).

          Henry Faulds parmakizinin kimliklendirmedeki başarısını anlattığı çalışmalarını yayınladıktan hemen sonra Sir Francis Galton 1892 yılında ‘fingerprints’ isimli kitabını yayınlamıştır. Bu kitapta parmakizlerinin kişiye özgülüğü, yüzeydeki kalıcılığı gibi konular bilimsel deneylerle de desteklenerek parmakizinin bilimsel temelleri oluşturulmuştur (Uhle, 2010) (Mulawka, 2014).

          Parmakizleri uygun koşullar altında uzun süre varlıklarını sürdürebilmektedir. Bazı incelemelerde tozlama ile elde edilen izlere daha yakından bakıldığında aslında bu izlerin yıllar öncesine ait yağlı boya gibi maddelerde bırakılan izler olduğu görülmektedir. Toz, pudra ve un gibi maddelere bulaştıktan sonra bırakılan parmakizleri özelliklerini kısa bir sürede kaybetmektedirler. Bunun yanında kan, mürekkep ve benzeri maddelerle temas sonucu oluşan parmakizleri özelliklerini çok daha uzun süreler koruyabilmektedirler.  Cam, seramik ve benzeri yüzeyler üzerinde bırakılan parmakizleri eğer bırakılan eşya korunaklı bir yerde bulunuyorsa yıllarca varlığını sürdürebilmektedir (Dix, 1999).

          Parmakizlerinin kimliklendirmede bu kadar güvenilir olması uzun süre özeliklerini koruyabilmeleri, pozitif kimlik tespitinde bilimsel verilerle desteklenebilen ve gruplandırılabilen yapıda olmaları ve tespitinin diğer incelemelere nazaran daha çabuk olmasından kaynaklanmaktadır. Parmakizlerinin bilimsel olarak delil kabul edilebilmesi ve kimliklendirmede kullanılması genel olarak şu üç özelliğe sahip olmalarından kaynaklanır:

1- Parmakizleri değişmezdir.

2- Parmakizleri kişiye özgüdür.

3 -Parmakizleri sınıflandırılabilir özelliktedir.

Parmakizlerinin Değişmezliği

Parmakizleri avuç içi ve ayak tabanlarında bulunan girintili ve çıkıntılı tabakanın yüzeye bıraktığı izler olarak değerlendirilir. El ve ayakların temas yüzeyleri sırt denilen çıkıntılardan ve çıkıntıların arasında kalan girintilerden oluşmaktadır. Bu girinti ve çıkıntılar dermis ve epidermis olarak adlandırılan deri tabakalarının üzerinde bulunmaktadır, bu iki tabakadan yüzeyde bulunan epidermis, onun altındaki tabaka ise dermis olarak adlandırılır. Dermisin üzerinde papil hatları adı verilen ve epidermisteki girinti ve çıkıntıları oluşturan hatlar bulunur. Parmakizleri genel olarak epidermis tabakasının bıraktığı izler üzerinden değerlendirilir. Dermis ve epidermiste bulunan izler birbirinin aynı olduğu için post mortem bulguların değerlendirilmesinde dermis tabakasının kullanılması fayda sağlamaktadır (Mulawka, 2014).

Parmakizleri ilk olarak anne karnında dördüncü ayda oluşmaya başlar ve altıncı ayda son şeklini alır. Bebeklerde ve çocuklarda parmakizini oluşturan girinti ve çıkıntılar orantısal olarak daha küçük olmakla beraber aynı şeklini korumaktadır. Parmakizleri de kişinin büyümesiyle beraber büyür ve keskinleşir. Bu izler ayak tabanı izleriyle de aynı özellikleri taşımaktadır. Kişinin büyümesiyle beraber gelişen parmakizlerinin bu gelişimi kişi yaşlanıncaya kadar sürmektedir. Deri yüzeyinde aşınma başlaması ve deride bozulmalar meydana gelmesi parmakizlerini de etkilemektedir. Bu bozulmalar ve aşınmalar günlük işlerin çoğunu yapmak için sıkça kullandığımız ellerimizde ve gün boyunca vücut ağırlığını taşımak zorunda olan ayak tabanlarında meydana gelmektedir (Galton, 1892).

Parmakizlerinin doğmadan önce oluşup ölene kadar aynı yapılarını korumaları bu izlerin kriminal incelemelerde ve özellikle kimliklendirme çalışmalarındaki en önemli delillerden biri olmasını sağlamıştır. Kişiye ait eski bir parmakizinin sisteme kayıtlı olması kişinin kimliklendirilmesi gerektiğinde önemli ante-mortem bilgiler sağlamaktadır.  Her ne kadar deride bozulmalar meydana gelse ya da parmakizinin alınmasının ardından parmaklarda yapıyı bozacak derinlikte bir yaralanma olsa dahi parmakizi kimliklendirmelerinin birçok referans nokta kullanarak yapılıyor olması bu izlerin kullanılabilirliğini geçerli kılmaktadır. Parmakta meydana gelebilecek kalıcı bir yaralanmadan sonra alınacak parmakizinde bulunan yara kısmı da karakteristik bir özellik olarak ele alınarak sonraki kimliklendirme çalışmalarında yardımcı olmaktadır.

Parmakizlerinin Kişiye Özgülüğü

Parmakizlerinin kimlik tespitindeki başarısı değişmezliğinin yanında kişiye özgü ve eşsiz oluşundan kaynaklanmaktadır. Parmakizinin sahip olduğu bu özellikler birçok davada ve kimliklendirme çalışmasında geçerliliğini ispatlamıştır. Parmakizleri bu bakımdan değişmezlik ve eşsizlik bakımından herhangi bir şüpheye yer bırakmamaktadır. Bu durum da biyolojik araştırmalarla desteklenerek parmakizlerinin bilimselliğini artırmıştır. Genetik ve fiziksel varyasyonların bolluğu parmaklardaki girinti ve çıkıntıların oluşum sürecinde de etkilidir ve her bir girinti çıkıntının bulunduğu bölüm temas yüzeyinde kendi içinde eşsiz bir yapıya sahiptir. Parmakizlerini oluşturan papil hatları oluşum sürecinde sadece tek bir hat üzerinde büyümesini sürdürmez bunun yanında dallanan bir büyüme de gösterir. Bu durum papil hatlarının birbiriyle birleştiği ve ayrıştığı noktaların oluşmasına sebep olmaktadır. Bazı papil hatları daha kalınken bazı papil hatları daha ince olabilmektedir. Papil hatları çok küçük bir bölge ele alınarak incelendiğinde dahi birbirlerinden farklı özellikler taşımaktadır. Papiller üzerinde bulunan ve terlemeyi sağlayan por adı verilen deliklerin deride açıldığı yerler pozisyon olarak farklılıklar göstermekte ve bu da temas yüzeylerinin oluşturduğu izlerin eşsizliğini sağlamaktadır (Champod, Lennard, Margot ve Stoilovic, 2016)

          Tek yumurta ikizleri ele alındığında yüz şekli, vücut yapısı ve benzeri diğer özellikler baz alınarak yapılan incelemeler kimliklendirme için yeterli olmamasına rağmen parmakizi incelemeleri sonuç verebilmektedir. Anne karnındaki mikro-çevresel faktörlerin hepsi parmakizlerini etkilemektedir. Parmakizleri bu en ufak değişkenin bile etkisinde kalınan kaotik süreçte elden ele ve parmaktan parmağa farklılıklar göstererek oluşumunu tamamlar. Bu süreç benzerliklerine rağmen ufak detaylara bakıldığında tek yumurta ikizlerinde bile farklı parmakizlerinin oluşmasını sağlamaktadır (Jain, Prabhakar ve Pankanti, 2002).

          Sahip olduğu bu özellikler incelemek üzere alınmış, bozulmamış bir parmakizinin referans izle karşılaştırıldığında verdiği sonucun güvenilirliğini oldukça artırmaktadır. Günümüzdeki güvenlik sistemleri bu güvenilirlik oranını göz önüne alarak parmakizi tanımlamasını gittikçe daha fazla alanda kullanmaktadır. Değişmezlik ve kişiye özgü olma özellikleri parmakizlerinin kimlik tespitinde en güvenilir delillerden biri olmalarını sağlamıştır.

Parmakizlerinin Sınıflandırılabilirliği

Parmakizlerinin her insanda kendine özgü bir şekilde bulunmaktadır. Parmakizlerinin karşılaştırmalı olarak kimliklendirmede bu kadar yararlı olmasının bir sebebi de bu izlerin farklılıklarının sınıflandırılabilir olmasıdır. Günümüze kadar parmakizlerinin sınıflandırılmasında birçok farklı yöntem kullanılmıştır. AFIS gibi elektronik ortamda parmakizi karşılaştırması ve eşleştirmesi yapan programlar da bu sınıflandırılabilme özelliğinden faydalanmaktadır (Kaygısız, 2010).

          Günümüzde parmakizleri 3 ana grup içerisinde sınıflandırılmaktadır. Bu üç grup lasso (ilmek), ark(yay) ve wirbel olarak adlandırılır. Tüm izlerin içerisinde lasso tipi izlere %60-65,  wirbel tipi izlere %30-35 ve arklara %5 oranında rastlanmaktadır (Houck ve Siegel, 2010).

          Parmakizlerinin sınıflandırılabilmesi parmakizi tespitinde incelenecek izin hangi sınıfa ait olduğunun belirlenmesine ve referans bulgular arasından incelenecek izlerin hangileri olacağına hızlı bir şekilde karar verilmesini sağlamaktadır. Hem manuel olarak yapılan incelemelerde hem de AFIS gibi programlarla elektronik ortamda yapılan incelemelerde parmakizlerinin sınıflandırılabilirliği büyük fayda sağlamaktadır.

Parmakizlerinin sahip olduğu bu özellikler parmakizi üzerinden kimliklendirmeyi dünya çapında en güvenilir kimlik tespiti yöntemlerinden biri kılmıştır. Farklı ülkelerde pozitif kimliklendirme için kabul edilen inceleme yöntemleri ufak farklılıklar gösterse de genel hatlarıyla aynı özellikleri taşımakta ve elde edilen sonuçlar mahkemelerde delil olarak kullanılmaktadır.

Niyazi Umut Akıncıoğlu