Çocuklar için anneden veya aileden uzun süreli ve anlamlı ilk ayrılma olan okula başlama süreci, aynı zamanda çocuğun dış dünya ile karşılaşma dönemi olması açısından oldukça önemlidir. Çocukların pek çoğu bu okul uyum sürecini sağlıklı ve olağan bir biçimde atlatırken, bazı çocuklar için süreç daha farklı olabilmekte, okula gitme durumu sürekli bir kaygı kaynağı olabilmektedir.
Okul fobisi, okula gitme veya sınıfta durabilme ile ilişkili gerçek dışı ve kontrol edilmesi zor korku veya endişe durumudur. Bu kavram okul fobisi, okul korkusu ya da okul reddi olarak ta çeşitli kaynaklarda yer almaktadır. Çocuğun okula gitmekten kaçması/ kaçınması, dönemsel ya da sürekli olarak okula gitmek istememesi, okula gitmesi durumunda dersin sonuna kadar sınıfta kalamaması ya da okul zamanını tamamlayamadan eve dönmesi sık rastlanan tablodur. Bazen çocuk, sadece okul zamanında ailesiyle birlikte evde olma düşüncesiyle bile okula gitme konusunda üzüntü ve endişe yaşayabilmektedirler.
Okul fobisi özgül bir fobi türü olup ayrılık kaygısından ziyade okula bağlı korkular (tehdit olarak algılanan bir okul personeli ya da bir akranın varlığı, okul yolunda tehdit edici birilerinin olması, topluluk önünde konuşma veya öğle yemeğinde yemek gibi) şeklindedir.
Okul fobisi sıklıkla okul öncesi ve okula başlama sürecinde (özellikle ilkokulda), bazen de ergenlik döneminde karşılaşılan önemli bir durumdur. Başlangıç yaşı değişiklik göstermekle birlikte özellikle ilkokula başlama dönemi ve ergenliğin başlangıç evrelerinde (10-13 yaş) okul fobisi ile daha sık karşılaşılmaktadır. Çocukluk çağında okul zamanlarında panik belirtileri, ebeveyne yapışma, bedensel yakınmalar ile kendini gösterirken, ergenlerde okula gitmeme, devamsızlık, yarı yoldan geri dönme gibi belirtiler görülebilmektedir. Ergenlerde erken müdahale edilmezse ve durum kronikleşirse okulu bırakma karşılaşılabilecek en olumsuz sonuçlardan birisi olarak karşımıza çıkabilmektedir. Okul fobisi, kısa vadede akademik başarısızlığa ve sosyal becerilerde gerilemeye ya da gelişimsel sınırlılıklara neden olurken, uzun vadede işsizlik, aile içi sorunlar ve ruhsal bozukluk geliştirme yatkınlığına yol açabilmektedir.
Okul fobisi bazen okulunu seven, derslerinde başarılı bir çocukta ailenin anlamakta zorlandığı şekilde ani başlangıçlı olabilir. Genelde tetikleyici bir etmen sonrasında ortaya çıktığı görüşü yaygın olsa da bu etmenler ergenin kendisine, ailesine, çevreye ve okula bağlı olarak değişiklik gösterebilmektedir. Sabahları karın ve baş ağrıları ile mide bulantısı gibi bedensel yakınmalar, hastalık söylemleri, okula gitmek istememeye ilişkin paylaşımlar, evde kalınca kısa sürede hiçbir şey yokmuş gibi oyunlar oynama ancak okul zamanı geldiğinde yeniden ortaya çıkan isteksizlik, mızmızlanmalar, huysuzlanmalar ailelerin başvuru sırasında en sık paylaştığı yakınmalardır. Çocuk öğretmenden çekindiğini, düşük not almaktan endişe ettiğini, sınavlardan korktuğunu, arkadaşlarının zorbalığına maruz kaldığını, onların kendisiyle alay ettiğini ya da dışladıklarını okula gitmek istememeye sebep olarak gösterebilir. Her ne kadar çoğu zaman okula ağlayarak, tepinerek, direnerek gitse de dersleri takip ettiği, çalışkan ve ilgili davranmaya devam ettiği sürece öğretmenler çoğu zaman çocuktaki değişiklikleri ya da sorunları fark etmeyebilirler. Çocuğun evden çıkmaya zorlandığı ya aile ile tartışmaların büyüdüğü zamanlarda çocuk dışarı çıkmaya fazlaca direnç gösterebilir, hatta bedensel yakınmalar kontrol edilmesi zor şekilde arttığında ya korku şiddetlendiği kusma davranışı duruma eşlik edebilir. Okul fobisi her ne kadar bazen anneden, bakım verenden ya da evden ayrılmak istememe veya bu durumun yarattığı yoğun endişe ile kendini gösterse de bazen de televizyon izlemek, oyunları oynamak veya bir çocuk okulda olmadığında ebeveynlerin dikkatini çekmek gibi okula devamsızlığın olumlu bir şekilde pekiştirilmesiyle de ortaya çıkabilmektedir.
Geçirilmiş bir kaza, kısa ya da uzun süreli hastalık durumu veya bir ameliyat nedeniyle okula gidememe, aile üyelerinden birinin hastalığı veya kaybı, anne baba arasında yaşanan gerginlikler, çatışmalar ya da boşanma süreci, ailedeki zorlu yaşantılar ve yoksunluklar, ekonomik güçlükler, kardeş doğumu, öğretmen tarafından fiziksel ya da ruhsal olarak örselenme, çocuğun gelişimi ile uyumlu olmayan veya ağır/ fazla gelen ev ödevleri, kapasitesini ve başa çıkma becerilerini zorlayan akademik ve sosyal etkinlikler, okul değişikliği, okuldaki diğer çocuklarla yaşanan güçlükler gibi deneyimsel bir takım yaşantılar okul fobisi gelişmesini, ortaya çıkmasını etkileyebilmektedir. Bahse konu bu olaylar çocukta algılanan bir tehdit oluşturduğunda kaygı açığa çıkmakta, bu durumda anksiyete bozukluğunun çeşitli görünümleri ve duygu durum bozukluğu örüntüsünde okul fobisi şeklinde bulgu verebilmektedir.
Okul fobisi çoğu zaman başka bir psikiyatrik bozukluğa eşlik edebilen bir davranış örüntüsüdür. Bu nedenle altta yatan sorun ya da sorunların iyi değerlendirilmesi, çocuk ve aileden alınan bilgilerin desteklenmesi, okul reddine neden olan veya başlatan tetikleyici etmenlerin belirlenmesi oldukça önemlidir. Anksiyete/ Kaygı bozuklukları, depresif bozukluklar, öğrenme sorunları gibi birçok psikiyatrik durum göz önünde bulundurulmalıdır.
SONUÇ
Çocukların okula gitmek istemediği ve tanı örüntüsünün yeterli olmadığı durumlarda aile işlevleri yetersiz kalabilmektedir. İletişim sorunları yaşayan ve davranış kontrolü sağlamada zorlanan bir ailede büyüyen, disiplin sorunu olan bir çocuğun disiplinli bir ortam olarak değerlendirilen okul ortamını reddetmesi beklenebilir. Sosyal etkinliklere katılım sadece okul fobisi değil tüm psikolojik zorlanmalara karşı hem çocuk hem de diğer aile bireyleri için ruh sağlığını koruyucu bir etmen olarak değerlendirilmektedir.
Konuyla ilgili çalışmalar, okul fobisinin/reddinin çok etmenli bir durum olduğunu, her çocuğun durumunu kendi özelinde değerlendirmenin önemli olduğunu, sağaltım planlaması yapılırken çocuk, anne ve diğer aile bireylerinin psikopatoloji düzeylerinin belirlenmesinin ailenin işlevselliği ve diğer risk faktörlerine ilişkin önemli bulgular sağladığını göstermektedir. İhtiyaca göre bireysel ya da aile danışmanlığı desteği sağlanmasının ve koruyucu ruh sağlığı hizmetlerinin gerekliliği sorunun çözümlenmesinde önemlidir. Ayrıca öğretmenin durumdan haberdar olması, süreçle ilgili bilgilendirilmesi ve sürecin parçası olması, gerekli desteğin alınması sorunun çözümüne önemli katkı sağlamaktadır.
Çocuk için sağlıklı ve mutlu bir okul ortamı ile olumlu öğretmen-öğrenci ilişkilerinin sağlanmasının okul rehberlik servislerinin öncelikli değerlendirmeleri arasında yer bulması kıymetlidir.
KAYNAKÇA
Aysev, A., Özcan, Ö. (2009). Okul fobisi olan çocuklarda ruhsal bozuklukların sıklığının araştırılması. İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 16 (1) 13-17.
Bahalı, K., Yolga Tahiroğlu,a., Avcı, A. (2009). Okul reddi olan çocuk ve ergenlerin klinik özellikleri. Anatolian Journal of Psychiatry, 10 (310-317).
Büküşoğlu, N., Aysan, F., Erermiş, S. (2001). Okul fobisi olan çocukların davranışsal özellikleri, annelerinin ruhsal belirti düzeyleri ve aile fonksiyonlarının incelenmesi. Ege Tıp Dergisi, 40 (2): 99 - 104.
Kearney, C. A. (2007). Forms and functions of school refusal behavior in youth: An empirical analysis of absenteeism severity. The Journal of Child Psychology and Psychiatry, 48 (1), 53-61. https://doi.org/10.1111/j.1469-7610.2006.01634.x
Kearney C.A. (2008). School absenteeism and schoolrefusal behavior in youth: a contemporary review. Clinical Psychology Review. 28(3): 451-71. https://doi.org/10.1016/j.cpr.2007.07.012
Yörükoğlu, A. 2002. Çocuk Ruh Sağlığı. Çocuğun kişilik gelişimi, eğitimi ve ruhsal sorunları. Özgür Yayınları, İstanbul.