POLİS DERGİSİ
POLİS DERGİSİ
HABERLER
Uyuşturucu Bağımlılığı: Nasıl Bağımlı Oluruz?
Uyuşturucu Bağımlılığı:  Nasıl Bağımlı Oluruz?

Madde bağımlılığı eski çağlardan günümüze kadar büyük bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Tarihsel süreçte, Opium , Cannabis türleri ve Koka yaprakları gibi uyuşturucu maddeler, tıbbi amaçlarla kullanıldığı gibi tıbbi amaçlar dışında keyif verici olarak kullanılmıştır.  Günümüzde ise, duygusal boşluklar, depresyon gibi psikolojik durumlar, sosyal çevre, ergenlik dönemi ve genetik yatkınlık gibi farklı nedenlerle alkol veya madde kullanımına başlanabilmektedir.

Literatürde iki tür bağımlılık olduğundan söz edilmektedir. Bunlar psikolojik ve fizyolojik bağımlılıktır. Kısaca psikolojik bağımlılık ilk dönemde maddeye duyulan özlem, fizyolojik bağımlılık ise, maddeden mahrum kalındığında hissedilen yoksunluk olarak tanımlanabilir. Kişiler, ilk dönemlerde maddenin kaygı giderici ve rahatlatıcı etkilerinden faydalanmak için bir sonraki kullanıma yoğun bir istek duyarlar. Psikolojik bağımlılık dediğimiz bu süreç gittikçe artan madde kullanma isteği ile kendini gösterir. Her seferinde aynı duyguları yaşamak için artan madde kullanımı, daha sonra fizyolojik bağımlılık olarak seyretmeye başlar. Fizyolojik bağımlılık sürecinde beyinde kalıcı değişiklikler meydana gelmiştir ve kişi artık maddeyi keyif almak için değil “yoksunluk belirtileri” dediğimiz acılı sürecin etkilerini gidermek için kullanmaktadır. Peki tüm bu süreçte beyinde meydana gelen değişiklikler nelerdir?

Beyin iki yarım küreden meydana gelmiş, ön beyin, orta beyin ve arka beyin olmak üzere üç bölümden oluşan bir yapıdır. Beynin kabuk kısmını oluşturan serebral kortekstir. Serebral korteksten başlayan beynin ön kısmını oluşturan ön frontal lob (Prefrontal korteks),  bilinçli algı, akıl yürütme, planlama ve çalışma gibi işlevlerin yürütülmesinden yani üst düzey zihinsel faaliyetlerden sorumludur. Limbik sistem ise, hayatta kalma, tehlike karşısında kaçma, beslenme gibi içgüdüsel davranışlarımız ile uzun süreli bellek ve duygusal tepkilerimizi yönetir. Ara bölgede bulunan Talamus ise, beyin sapı ve çevresinden kortekse giden duyusal bilgileri aktarır ve işler. Kalp atışının yanı sıra öksürme, kusma gibi refleks tepkilerinin oluşturulmasında rol oynar. Burada, temel işlevler ile daha karmaşık ve üst düzey işlemleri gerçekleştirebilmek için görev dağılımı söz konusudur.

Limbik sistemde yer alan talamus, amigdala, VTA, NAc (akumbens çekirdeği), madde bağımlılığı sürecinde oldukça önemlidir. Hipokampüsün ön tarafında bulunan amigdala duygusal durumları yönetirken, limbik sistemdeki diğer yapılar hatırlama, öğrenme süreçlerini yönetirler. Orta beyinde yer alan VTA (Vental Tegmental Alan), dopamin, GABA ve glutamat gibi nörökimyasal maddeler (sinir sistemine etki eden kimyasal maddeler) ile ilişkilidir. Dopaminin beyinde haz verici ve “reaktif ödül sistemi” denilen beyin bölgesine etki ettiği yapılan araştırmalarda görülmüştür.   

Keyif verici bir maddenin vücuda alınması ile bu “reaktif ödül yolu mekanizması” dopamin salgılanmasını sağlar ve kişi keyif almaya ve rahatlamaya başlar.  Zamanla beyin, dopamine yanıt veren hücre sayısını azaltarak uyum sağlamaya çalışır. Vücudun bu tepkisi, “tolerans” geliştirmesine neden olur ve bu durumda kişi, haz almak için daha fazla maddeye ihtiyaç duymakta ve her seferde bir öncekine göre maddenin dozunu arttırmaktadır.

Ödül yolu beynin hafıza ve davranışları kontrol eden bölümleriyle doğrudan ilişkili olduğundan, her seferinde o madde ile alınan keyif hafızaya kaydedilir ve görsel, işitsel ve koku yolu ile bu maddeyi anımsatan her türlü uyaran, maddenin yeniden kullanılmasına ve haz merkezinin uyarılmasına olanak sağlar. Bu şekilde ödül yolu sürekli uyarılarak ve tolerans geliştirerek vücut bir bağımlılık girdabına sürüklenir.

Çoğu durumda maddenin vücuda alınması ile zamanla tolerans gelişse de, nadir durumlarda duyarlılaşma (ters tolerans) da görülebilir. Bu kavramı şu şekilde açıklayabiliriz. Bazı maddeler belirli periyotlarda kullanıldığında uyarıcı etkileri giderek güçlenebilir. Bu durumda kilit nokta belirli aralıklarda madde kullanımıdır. Nikotin,  kokain, amfetamin gibi maddeler duyarlılaşma gücünü arttırır.  Ayrıca yapılan bir araştırmaya göre morfine duyarlılık kazanmış deney hayvanlarında kokain ve amfetamine karşı da duyarlılık geliştirildiği saptanmıştır. Sigarada bulunan nikotin ve kahvede bulunan kafein gibi maddeler ile amfetamin arasında da çapraz bir duyarlılık geliştirildiği tespit edilmiştir. Bunun anlamı şudur: Günlük hayatta sıkça kahve tüketen ve sigara içen kişilerde amfetamin bağımlılığı geliştirme riski daha hızlı ve şiddetli olmaktadır.

 

Madde bağımlılığı geliştirirken, kişi bağımlı olduğunu kabul etmeme eğiliminde olur. “Sadece bir kere için”, diye başlayan süreç “bu sondu”, “istediğim zaman bırakabilirim” söylemleri ile devam eder. Bağımlılık durumu, yoksunluk noktasına geldiğinde, kişi herhangi bir şekilde maddeyi bırakma yoluna gitmezse, vaka ölümle sonuçlanacak boyutlara gelebilir. ABD’de bağımlıların %1’inin aşırı doz nedeniyle yaşamını kaybettiği bildirilmiştir. Uyuşturucu madde kullanımı konusunda yeterli eğitim verilmesi, kullanan veya kullanmayı düşünen kişilerin farkındalığını arttırması bakımından oldukça önemlidir.

Daha fazlası için:

Çelik ve ark., 2006. Farelerde Nikotin ile Amfetamin Arasındaki Çapraz- Duyarlılığın İncelenmesi, Klinik Psikiyatri, 6:67-77.

Uzbay T., 2018, Hazdan Bağımlılığa- İnsan Neden Bağımlı Olur?, Destek Yayınları, İstanbul

                                                                                                              Arş. Gör. Simge Varlık