POLİS DERGİSİ
POLİS DERGİSİ
HABERLER
UYUŞTURUCU MADDE BAĞIMLILIĞI VE MÜCADELENİN ÖNEMİ
UYUŞTURUCU MADDE BAĞIMLILIĞI VE MÜCADELENİN ÖNEMİ

Kimine göre bir hastalık, kimine göre tutsaklık, kimine göre kayboluş, kimine göre onsuz yapamama, kimine göre keyif ve eziyetlerin korkunç faili, kimine göre bir kereden çok şeyin öldüğü karanlık, kimine göre de bir suç! Peki, nedir bu insanın farkında bile olmadan yaşamındaki en önemli öncelik durumuna gelen, insanın istemediği ve sevmediği halde onunla yaşamaya mecbur kalıp, sevdiklerinden ayrı kalmasından daha beter duruma getiren ve dahası yaşam hakkını elinden alan uyuşturucu madde bağımlılığı?

Uyuşturucu madde bağımlılığı günümüz toplumlarının kalıcı geleceği olarak görülen çocuk ve genç nesiller açısından tehdit oluşturan en önemli problemlerden birisidir. Günümüz dünyasının en önemli sorunları arasında yer alan,  çeşitlenerek çoğalan, yeni nesil sentetik uyuşturucu maddeler ile kurulan ilişkiler sonrasında gelişen uyuşturucu madde bağımlılığı bireysel ve toplumsal birçok sorunu beraberinde getirmektedir. Uyuşturucu madde kullanımına bağlı ortaya çıkan zararlar, sadece kullanıcı birey ile sınırlı sağlık sorunlarından ibaret olmayıp, sağlığa verdiği zararların yanı sıra çoğu zaman bireyin ailesine, içinde bulunduğu çevreye ve toplumun tamamına yansıyabilmekte; hukuki, sosyal, ekonomik sorunları da beraberinde getirmektedir. Uyuşturucu madde suçları ve uyuşturucu maddeler sorunu genç nesilleri tehdit eden, toplumların geleceğine dair kalıcı zararlar veren toplumsal bir sağlık sorunu olduğu gibi aynı zamanda ciddi bir güvenlik sorunudur.

Uyuşturucu yâ da bağımlılık yapıcı maddeler; belirli bir dozda alındığı zaman kişinin sinir sistemine etki ederek akli, fiziki ve psikolojik dengesini bozan, fert ve toplum içerisinde ekonomik ve sosyal çöküntü meydana getiren, alışkanlık ve bağımlılık yapan, kanunların kullanılmasını, bulundurulmasını, satışını yasakladığı, narkotik sözcükleriyle de tanımlanan maddeler uyuşturucu ya da bağımlılık yapıcı maddeler olarak tanımlanmaktadır. Esas görevi yaşamımızı devam ettirme adına gerekli işlevleri yürütmek ve koordine etmek olan beynimizin işlevlerini ve tüm bedensel yapımızı etkileyerek, zamanla organlarımız ve bağlı sistemlerinde kalıcı değişikliklere yol açan, ruhsal ve davranışsal sorunlar oluşturan, yaşam için gerekli olmayan, sentetik ya da doğal tüm maddelerdir.

Uyuşturucu madde bağımlılığı ise; bağımlılık yapıcı maddelerin, belirgin bir etkiyi elde etmek için alınması sürecinde ortaya çıkan bedensel, ruhsal ya da sosyal sorunlara karşın, madde alımının devam etmesi ve maddeyi alma isteğinin durdurulamaması olarak tanımlanmaktadır. Bireyin, madde kullanımı üzerindeki kontrol kaybı olup durmadan kullanmak değil, kullanmaya başlayınca duramamak hali olarak da değerlendirilebilir.

Uyuşturucu madde bağımlılığı; biyolojik, psikolojik ve sosyal temelleri olan zorlantılı bir şekilde madde arama ve kullanma ile karakterize olmuş tekrarlayıcı nörolojik bir beyin hastalığıdır. “Bağımlılık davranışı bireyin farkında bile olmadan yaşamındaki en önemli öncelik durumuna gelebilmektedir”. Bireysel olarak derecesi ve hedefi değişse de beyni olan bütün canlılarda bağımlılık olgusu üzerine genel bir yatkınlıktan söz edebilir. Bunun nedeni yaşamımızı sürdürmemizi sağlayan ödül ceza sisteminin dışarıdan suiistimal edilmesidir. Doğal haliyle kusursuz işleyen bu temel sistem; alkol, uyuşturucu maddeler, kimyasal maddeler ve davranışsal yollarla kötüye kullanıldığında bağımlılık olgusu meydana gelebilmektedir.

Yapılan araştırmalar, uyuşturucu madde kullanımına başlamada en riskli yaşlar olarak 14-25 yaş aralığını göstermektedir. Sınırlı sayıdaki kişilerin çok küçük veya büyük yaşlarda uyuşturucu madde kullanmaya başladıklarını belirtmeleri münferit olup genelleme yapılması ya da genele yaygınlaştırılması doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı Narkolog Projesi Analiz Raporu 2021 verileri ışığında kolluk birimlerince haklarında uyuşturucu madde kullanmak suçu ile ilgili olarak yasal işlem yapılan, bireylere gönüllülük esasına göre Narkorehberler tarafından anket yöntemi uygulanmıştır. Elde edilen bulgulara göre 2020 yılında uyuşturucu madde kullanımına başlama yaş ortalaması 20,9 dur. Uyuşturucu madde kullanmaya başlama yaşı bakımından 25 yaşına kadar  yaşların en riskli yaşlar olduğu görüşünü doğrulanmaktadır.

Uyuşturucu ya da bağımlılık yapıcı maddeler, etki mekanizmaları farklı da olsa dolaylı ya da doğrudan beyinde tek bir merkezi etkilerler. Beynimizin sağ ön lobunun hemen altında bulunan orbito frontal korteks denilen bu bölgeyi etkilemektedirler. Bağımlılık yapıcı maddeler kimyasal yapıları gereği merkezi sinir sisteminin reseptör hücrelerine bağlanmak suretiyle etki gösterir ve bağımlılık oluştururlar. Genç beyinlerde en hızlı gelişim ve değişim ön beyin ya da frontal korteks bölgesinde gerçekleşir. Bu bölge; dürtü kontrolü ve mantıklı kararlar verme gibi temel işlevlerimizi yürüttüğümüz sinirsel devrelerin yoğun olarak bulunduğu yerdir. Genç ön beyin bölgesinde; sosyal beceriler, plan yapma, diğer insanları anlama, uygunsuz, kabul görmeyen davranışları baskılama, sosyal norm ve kuralları algılama, irade, kontrol ve öz-farkındalık gibi üst düzey bilişsel işlevlerin yönetildiği yerdir. İnsan gelişiminde ergenlik dönemi dediğimiz süreçte, bu bölge beklenmedik derecede değişim ve gelişim gösterir. Ergenlik belirtilerinin ortaya çıkmaya başladığı kabul edilen bu dönem kişinin bireysel olgunluğa erişip dengeli ve kararlı bir toplumsal kişilik oluşturmasına kadar geçen zaman dilimi olarak tanımlanır.

Henüz ön beyni gelişim aşamasında olan gençlerin ise beynin duygusal ve içgüdüsel bölümünden gelen uyarıları kontrol edecek devreleri henüz tam olarak gelişmemiş haldedir. Özellikle de ödül ceza sistemi yaşamın ilk dönemlerinde davranışların temel belirleyicisidir. Riskli davranışlar, beynin ödül sistemini uyarıp tatmin-haz duygusuna yol açtığı için ön beyin kontrolü tam olarak gelişmemiş genç bireylerde bu yönde tatmin-haz arayışı anlaşılabilir bir biyolojik sonuçtur. İşte tamda bu noktada ergenlik dönemi, aynı nedenlerden dolayı bağımlılıklara son derece açık bir beyin yapısını da karşımıza çıkarmaktadır. O nedenle birçok bağımlılık türünün temelleri bu dönemde atılmaktadır. Gençlik dönemi, beynin ömür boyu kullanacağı kalıcı bağlantıların oluştuğu karmaşık bir dönem olarak kabul edilebilir. Bağımlılık yapma gücü farklı olsa da, kullanımı emniyetli bir madde kullanımı yoktur. Hiç kimse bağımlı olmak için madde kullanmaz ancak  “Bağımlılık maddesi kullanan herkes için bağımlı hale gelme tehlikesi eşittir”.

Uyuşturucu yâ da bağımlılık yapıcı maddelerle kurulan ilişki sonrası gelişen madde bağımlılığı yani maddesiz yapamama haline gelen birey özerkliğini, kendisi olma özelliğini kaybederek mevcut tutum ve davranışlarından da uzaklaşır. Bağımlılık sürecinin gelişimi ile birey yaşamının merkezinde kendisine vazgeçilmez bir yer edinen uyuşturucu yâ da bağımlılık yapıcı maddelerin meydana getirdiği acı ve ıstırabı gidermek için uğraş verecektir. Artık o maddeler biyolojik yaşamının bir gerekliliği, parçası haline gelmiştir. “Bir İngiliz Afyon Tiryakisinin İtirafları” adlı çalışmasında Thomas De Quincy “Nasıl olurda aklı başında bir canlı kendini böyle bir eziyete mahkûm eder ve böyle bir köleliği kendi isteğiyle kabul ederek yedi katlı bir zincirle vurulmaya razı olur” ve yine “Afyonu ilk kez temel gıda maddesi gibi kullanmaya başladığımda gayem bir keyif hali yaratmak değil, çektiğim korkunç ağrıların şiddetini azaltmaktı” diyerek uyuşturucu madde kullanıcısı bireyin yaşadığı zorlu durumlardan söz etmektedir.

Hal böyle olunca birey istemese de içinde bulunduğu durumun kaçınılmaz bir sonucu olarak uyuşturucu madde kullanımı ile beraberinde suça sürüklenmeyi, taraf olmayı, suça maruz kalıp suç mağduru olmayı dahi göze alarak yeni tutum ve davranışlar benimser. Netice itibarıyla bireyi yöneten insan beyni uyuşturucu yâda bağımlılık yapıcı maddelerin işgali ile tutsağı haline gelmiştir. Oysaki yaratıcımız Yüce Allah (c.c) biz insanları beden, akıl ve ruh sağlığımızla bir bütün olarak yaratmıştır. Bedenimizi korumak için akıl ve ruh sağlığımızın yerinde olması gereklidir. Bu sebeple de dinimiz açısından zararlı olan her türlü alkollü içki, uyuşturucu maddeler yasaklanmış ve haram kılınmıştır.

Bu tanımlamalar ve yaklaşımlar ışığında uyuşturucu ya da bağımlılık yapıcı maddelerin insanın yaşamı için hiç de gerekli olmadığı yani biyolojik yaşam listesinde olmadıkları gerçeği söz konusur. De Quincy kullandığı adı geçen çalışmasında; afyon maddesi ile ilgili olarak “Afyonu ilk kez temel gıda maddesi gibi kullanmaya başladığımda…” şeklindeki sözleri bağımlılık olgusunun gelişimi ile onsuz yapamama durumunu doğrular niteliktedir.  Alkol, sigara, esrar ve diğer doğal yâda sentetik uyuşturucu maddeler hiçbirisi insan yaşamı için gerekli olmayan maddelerdir.

Hiçbir aile çocuğuna uyuşturucu madde kullanımı ve bağımlılığını yakıştıramaz. Uyuşturucu madde bağımlılığı olgusu aslında altında farklı birçok nedenin bir araya geldiği sonuçtur. Uyuşturucu madde kullanımına başlama nedenlerine bakıldığında her bir bağımlı birey için farklı nedenler ortaya koymak mümkündür. Literatür taramalarında; merak, özenme, arkadaş etkisi, kişisel sorunlar, aile içi sorunlar, eğlence amaçlı kullanım gibi başlıca nedenlere  rastlamak mümkündür. Uyuşturucu madde bağımlılığı, bireyin biyolojik yapısına, kullanılan maddenin kullanım sıklığı ve etkisine, maddenin içeriğinde kullanılan ara kimyasallara yani maddenin farmakolojik özelliklerine ve hatta bireylerin maddeye yükledikleri anlama göre değişkenlikler gösterebilen bir gelişim sürecinden söz edilebilir. 19. Yüzyılda Fizyoloji Biliminin kurucularından Claude Bernard’a göre “Sebepleri anlaşılınca her şey basit olur” şeklinde bir yaklaşımda bulunarak sorunların altında yatan nedenlerin tespiti ve doğru analiz edilmesiyle çözüm üretebileceğini belirtmiştir. Uyuşturucu madde kullanımının erken fark edilmesiyle altında yatan nedenlerin ortadan kaldırılması hayat kurtarma adına büyük önem arz etmektedir. Her ne sebeple olursa olsun hiç kimse bağımlı olmak için uyuşturucu madde kullanmaz. Her zaman bir kereden bir şey olmaz ile başlayıp ancak çok şeyin olup bittiği ölümcül bir süreçten söz etmek mümkündür. İslam dini açısından bakıldığında da sağlığımıza zararlı olan az ya da çok bütün zararlı maddeler haram kılınmıştır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) bir hadisinde “Sarhoşluk veren her şey haramdır. Çoğu sarhoşluk veren şeyin, azı da haramdır” diyerek insanlara “Bir kereden bir şey olmaz” anlayışı ve yanlışı hususunda uyarıda bulunmaktadır.

Uyuşturucu ya da bağımlılık yapıcı maddeler; başta terör örgütleri olmak üzere diğer suç örgütlerinin en önemli finans kaynakları arasındadır. Uyuşturucu ya da bağımlılık yapıcı maddeleri pazarlayan kişi ve suç örgütlerinin hedef kitlesi toplumların geleceği genç nesiller, ailelerinin en kıymetlileri çocuklarıdır. Victor Hugo’ya göre ‘Çocuğunu kaybeden anne için her gün ilk gündür, bu ıstırap hiç ihtiyarlamaz’. Bir annenin uyuşturucu maddelere kurban verdiği evlat acısı hep aynı ilk günkü gibi tazeliğini ve acısını korumakta olup hiçbir teselli yerini dolduramaz. Uyuşturucu maddeler ve uyuşturucu suçları bir insanlık suçudur ki; insanın en temel yaşam hakkını elinden alabilmektedir. Uyuşturucu kaçakçılığı bağlamında son derece hassas bir coğrafyada görev yapan güvenlik güçlerimiz, insanlık suçu olan uyuşturucu suçları ile mücadeleyi, “Tüm dünya çocuklarını kendi çocukları olarak gören” bir anlayışla sürdürmektedir. Bu bağlamda; İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan ve Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı koordinesinde ülke genelinde uygulanmakta olan “En İyi Narkotik Polisi Anne” Projesi ile uyuşturucu madde kullanımına başlanmadan önüne geçmeyi ve uyuşturucu madde kullanmış ama henüz bağımlı olmamış çocukların kurtarılması hedeflenmektedir.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e göre “İki şey asla işgal altında olamazdı; biri vatan               toprağı diğeri ise insan beyni.” Çünkü birincisini kaybeden “ulusal” bağımsızlığını ikincisini kaybeden yani bağımlılık yapıcı maddelerin tutsağı olmuş genç beyinler “bilimsel bağımsızlığını” kaybetmiş olurdu. Bu durum karşısında, ülke ve onun geleceği, umudu genç nesilleri önce bireysel özgürlüğünü, ardından da araştırmacı ruhunu ve üreticiliğini kaybetmiş olurlardı. Çünkü özerkliğini ve sorgulama yetisinin yok olduğu, bağımlılık yapıcı maddelerin tutsağı beyinlerde sağlıklı düşünce ve bilimin yeşermesi mümkün olmayacaktır.

Netice itibarıyla, uyuşturucu madde bağımlılığı bir sonuçtur, altında yatan nedenlerin doğru irdelenmesi ve ortadan kaldırılmasına yönelik çözüm odaklı çalışmalar yürütülmesi sorunun çözümüne katkı sağlaması açısından elzem önem taşımaktadır. Yaşanan olgu ve süreç sadece suç ya da güvenlik sorunu ile sınırlandırılamayacak kadar geniş bir yelpazeyi oluşturmakta olup kişisel bazda başlayıp tüm toplumu doğrudan ya da dolaylı yollardan etkileyebilen; güvenlik, sağlık, ekonomik, sosyal, bireysel ve toplumsal sonuçlar ortaya çıkarttığı kanıksanamaz bir gerçektir. Uyuşturucu maddeler ve beraberinde getirdiği sorunlar ile yürütülen yasal mücadele sürecinin yanı sıra sağlıklı ve güvenli yarınlar için çevremizde olup bitenlerin farkında olmalı, sorumluluk alarak görev üstlenmeliyiz. Bilmek ve yapabilmek güç ve başarıyı beraberinde getirecektir. Uyuşturucu yâ da bağımlılık yapıcı maddeler ile zararlı alışkanlıklara karşı “hayır diyebilme yetisi kazandırılmış, genç nesiller önlerine çıkan yanlışlara ne kadar çabuk hayır diyebilirse, doğrular karşılarına o kadar çabuk çıkacaktır”.

 

FAYDALANILAN KAYNAKLAR

ASLANHAN, Dilek “ Bağımlılık Yapıcı Maddeler ve Sentetik Kannabinoid Maddesi ile Mücadele” Konferansı, 13.08.2014 Yalova.

BAYATLIDOĞAN, Y.(2019) “Bağımlılık Yapıcı Maddelerin Arzıyla Mücadelesinde Farkındalık Eğitimi’ İç Güvenlik Stratejileri Daire Başkanlığı, Eğiticilerin Eğiticisi Uygulaması Eğitimi, Ankara.

Canan, S.& Çift, P. (2017)  Beynin Sırları, 1. Basım, Destek Yayınları İstanbul.

ÇETİN, Y. (2013) ‘Madde Bağımlılığı ve Yalova Ölçeğinde Madde Bağımlılığı Algısı’ Çalışma İlişkileri ve Endüstri İlişkileri, Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, s.5. Yalova.

ÇELİK, M. (2019) UYUŞTURUCU Nedir, Nasıl Anlarız, Ne Yapabiliriz. Alter Yayıncılık Ltd.Şti. Ankara.

Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı; (2003), Kaçakçılık ve Organize Suçlar Raporu, KOM Daire Başkanlığı Yayınları, Ankara.

KÖROĞLU, E. (2016) “Bağımlılıktan Kurtuluş” HYB Basım Yayınları, Ankara.

Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı Narkolog Projesi Analiz Raporu 2021, Ankara.

De Quincey, T. Bir İngiliz Afyon Tiryakisinin İtirafları, Çeviren Boran, B. İş Bankası Kültür Yayınları.

Bağımlılık Yapıcı Maddeler ve Bağımlılıkla Mücadelede Ulusal Politika ve Strateji Belgesinin Uygulanması İçin Eylem Planı, 2010. Ankara

Yılmaz ÇETİN
Polis Memuru
Yalova İl Emniyet Müdürlüğü